Lunchtime atop a skyscraper

29 Haziran 2008 Pazar



1932 yılında New York Rockefeller Center inşaatı sırasında Charles Ebbets tarafından çekilmiş bu fotoğrafta, 11 inşaat işçisi, metrelerce yükseklikte yüzlerindeki gülümseme eksilmeden öğle yemeklerini yiyorlar ve bu muhteşem binayı inşa ediyorlar.








Ve öğle yemeğinin üstüne son bir sigara :)

Tarihin Arka Odası


Murat Bardakçı'nın ilginç bir programı.
Bildiğimiz, bize öğretilen birçok şeyin aslında eksik ya da yanlış olduğunu şaşırarak izledim. İşte bunların birkaçı:

-İbrahim Müteferrika, aslen Macar ve gerçek ismi bilinmiyor. Yazdığı kitapların satılmadığı çok da doğru değil, maliyetleri çok yüksek olduğu için o döneme göre oldukça yüksek fiyatlar biçtiği için satışları çok yüksek değil. Din adamlarının kendisine karşı çıktığı da pek doğru değil. Çünkü pazarlama yeteneği de güçlü olan İbrahim Müteferrika, kataloglar hazırlıyor ve cizvitlere- yabancı din adamları- bunları satıyor.

- İstanbul'un fethi sırasında çok sayıda şehit veriliyor ancak bunların arasında bayrağı sancağa ilk diken Ulubatlı Hasan diye biri yok yani bu hayali bir karakter.

- Prut Savaşı sırasında Baltacı Mehmet Paşa'nın Çariçe Katerina arasındaki ilişki de doğru değil. Baltacı Mehmet Paşa, bu sefer sırasında 82 yaşında ve daha önemlisi
Çariçe ile hiç karşılaşmadı.

Zi Punt


100. gönderim bu. Duygusallaşmaya gerek yok, öyle bi sayı işte :)
Abijim bloğuma bayıldı. Gitmeden çoook güzel bi klip izletti bana, bundan da bahset bak diye de tembihledi :)
Zi Punt, süper bir grup. Türk olduğu için en çok da.
Oğuz Kaplangı: Elec-Trip müzik prodüksiyon şirketinin yöneticisi. Halen Istanbul Calling ve Techno Roman Project ile Producer/DJ olarak Türkiye’de ve yurt dışında sahne alan; Elec-Trip Jingles bünyesinde pek çok markaya reklam müziği üreten, film müzikleri yapan Oğuz Kaplangı, aynı zamanda Rebel Moves grubunun eski üyesi ve Radyo ODTÜ’nün kurucularından.

Chi K. : şarkı söylemeye New York’ta Bard College’da başladı. Elec-Trip’te üretilen reklam jingle’larının çoğuna ses veren Chi K.’nın Elec-Trip albümleri ve film müzikleri dışında yurt dışı compilation albümlerde yer alan parçaları da bulunuyor.

Orange: İstanbul’da yaşayan Yeni Zelanda doğumlu müzisyen / video sanatçısı Reuben de Lautour’un diğer adı. Bir yandan kendi solo dans / elektronik projesi ile sahne alan Orange, Ocak 2008’de Zi Punt’a katıldı. Türkiye’ye gelmeden önce Princeton University’de müzik okudu, New York ve New Jersey’de DJ’lik yaptı. İstanbul’da İTÜ MIAM eğitmen kadrosuna dahil oldu, halen burada müzik üretimi ve mühendislik, ses ve video art dersleri veriyor. Orange, İTÜ MIAM kayıt stüdyosunun yöneticilerinden ve freelance müzik prodüktörü olarak da çalışıyor.
...
şeklinde oldukça tatmin edici özgeçmişleri ve harika bi klipleri var : Nudge!!!

Ankara'dan abim geldi...



Ve tabii ki günler su gibi geçti, gidiverdi abijim...
O beni görünce ufak bi şok geçirdi, karnım burnumda kadar olmasa da epey büyüdü son günlerde :)

Bu fotoğraf da, Polatlı'da fotoğrafçılık yapan ve her anımızı resimleyen rahmetli Bahri Amcamızdan bi hatıra...
Ben her zamanki gibi bişeyler anlatıyorum, abijim de duruma hakim, koruyucu abi pozlarında :)

15 online mı????

24 Haziran 2008 Salı



Çooook mutluyum!!
Kuzen gn'in tavsiyesiyle hiç aklımda olmayan birşeye başlamış, hayatımın zorlu bir döneminde blog işine girmiştim biraz umutsuzca.
Yeni hamileydim, 3 öğünü 6 kez yiyor, tekrar tekrar çıkarıyordum, tansiyonum, 7'nin üstüne çıkmıyordu. İşyerimin üstün anlayışı sayesinde yerimden 5 dk bile kalkamıyor, masa başında fenalaşıyordum. En sonunda zor bir karar verdim, kendi ve en önemlisi içimdeki nar tanesinin sağlığı için işten ayrıldım.
Hemen hergün bloğuma minik notlar, resimler ekledim, okuduklarımı, yaptıklarımı hiç tanımadığım insanlarla paylaştım. Kadınlığın bu bol hormonlu, gözyaşlı döneminde bir sürü arkadaşım oldu.
Bugün bir de baktım gönderi sayım 100'e ulaşmış, bir anda 15 online kişi var bloğumda.
Beni hergün ziyaret eden, bugünlerimi mutlu kılan bütün blogger arkadaşlara çoook teşekkür ediyorum..

Soğuk Dağ


Mina Urgan'ın bir sözü vardı Bir Dinazorun Anıları'nda:
''Kestiğin kavun kelek çıksa yemeğe devam mı edersin? Beğenmediğim kitabı niye sonuna kadar okuyayım?'' diye :)
İşte Soğuk Dağ da böyle oldu benim için, 10 sayfa zor dayandım maalesef..

Bubble Town


Tek kötü alışkanlığım, bağımlılığım şu oyunlar.
Gn, sağolsun, İzmir'e dönmeden 'Abla bak tam senlik' diye bi kötülük yaptı bana :)
Sanırım şimdi sadece Facebook'ta var. Benim rekorum 75000 civarında.
Karakterler çook sevimli, uyukluyor kimisi, sıkılıyor ben oynarken, komik sesler çıkarıyorlar.
Neyse birazcık daha oynayayım, belki kırarım rekorumu :P

23 Haziran 2008 Pazartesi


Havalar, benim için herkesin hissettiğinden en az 5-10 derece daha fazla bugünlerde. Şıpır şıpır terliyorum ama miniğim formunda, hiç durmuyor :)
Son okuduğum bir haber biraz korkuttu beni.
Terleme yoluyla aşırı su kaybı yaşayan anne adaylarında, sıvı eksikliği karşılanmayınca erken doğum riski artıyormuş, yaşanan sıvı kaybı ise rahim kasılmalarını arttıyormuş.
Bir de bu resimdeki hanım gibi güneş ışınlarının dik geldiği öğlen saatlerinde dışarı çıkmamakta fayda var.

Biscornudan kese :)

22 Haziran 2008 Pazar



Bu model aslında Banu Demirel'in biscornu olarak tasarladığı bir şablondu. Ama ben böyle bir kese yaptım. Birkaç saatte bitti. Boncuklarla süslenip askı yapılırsa çok tatlı bir çanta da olabilir.
Bu arada Banu Demirel'in sitesinde çok daha güzel tasarımları var.

Son etamin :)

21 Haziran 2008 Cumartesi


Bu da yeni biten bişey ama kendi de pek farkında değil :)
Etrafına piko gibi bişeyler yapılacak, en önemlisi önce ütülenecek :)
Artık hareket özgürlüğüm sınırlandığı için biraz fazlaca katlanmış, karmaşmış :)
Yine de gösteriyorum işte tam bitmeden :)

N'olur şişme ayaklarım :)

Sen sus Biliç!!!

Bu pizza beni bozdu

20 Haziran 2008 Cuma


Her zaman beğendiğim filmleri, kitapları, müzikleri anlatamam.
Bi de arada böyle şeyler çıkıyor, insan üzülüyor, neden bu kızcağızlar böyle şeyler yapıyor diye :)
Hepsi Bir'miş bunların, 4 peynirli pizza diye bi şarkı yapmışlar, napayım söylemeden duramam. İçimi kaldırdı bu pizza benim, hem de 4 tane :P

























Misafirlerim İzmir'e döndü. Kaptanımız 4 günlük bi tur için evde değil bu aralar.
Ben de hemen önce kütüphaneye, ordan da yüncüme gittim, seri üretime geçtim.
Soğuk Dağ'a henüz başlamadım. Filmini de daha sonra izlemeyi düşünüyorum, oyuncular sağlam görünüyor çünkü. Kitap, eleştirmenler tarafından Amerikan İç Savaşı'nı en iyi anlatan roman seçilmiş, yazarı Charles Frazier'in de ilk romanı.
Film ise, Renee Zellweger'e 2004 yılında en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Altın Küre kazandırmış. İzleriz artık bi ara :)
Sonra da yüncüme gittim. Yeni modeller azz sonra- ne zaman bitirebilirsem artık :)

Selam son trimester

19 Haziran 2008 Perşembe



Bebeğimiz, 27 haftadır bizimle. Hamileliğin son etabı arık bu :) Zaten miniğim de varlığını iyice hissettiriyor artık, tekmeleri, hareketleri çook mutlu ediyor beni.
Yaz sonu onu kucağımda hayal etmek bile inanılmaz geliyor bana.
Bu arada bu illustrasyon Rachelle Anne Miller'a ait. Çok tatlı şeyler var sitesinde.

Bütün kızlar toplandık :)


Epey olmuş bloğa yazmayalı. Çoook güzel nedenlerim vardı ama. İzmir'den annem,teyzem, kuzenlerim ve en önemlisi ananeciğim geldi. Üstelik o, evime ilk kez gelebildi. Bugün döndüler, çoook güzel vakit geçirdik beraber. Bu da o anlardan biri. Ben henüz denize giremedim, Ortakent'te su çok soğuk olduğu için.

Euro 2008

10 Haziran 2008 Salı


Bizim evde de başladı. Her akşam bi maç. Ama eyp için bu bi ilk. Çünkü her seferinde turda olurdu ve hiç böyle turnuvaları falan izleyemezdi. Bu yaz çok güzel denk geldi. O yüzden ben de mutluyum, o maçları izliyor, biz de kızımla kaptanımızı :)

Love is...

9 Haziran 2008 Pazartesi


Onlardan daha önce de bahsetmiştim. Bugün daha detaylı bilgiler buldum.
1970'de kocasına olan aşkını dile getirmek isteyen Kim Casali'nin yarattığı bu tatlı çift Los Angeles Times'da ünlenmiş. 1976'da eşini kaybeden Kim, 1997'de vefat edince Minikim adlı şirketiyle oğlu Stefano, 'Love is' i devam ettirmiş.

Taş taşırım, laf taşımam..


Böyle bir heykeltraşımız var bizim, Mehmet Aksoy. Tabi ki Sunay Akın'ın programına-Hayat Deyince- konuk oldu.
2 zıt tip var ona göre, birincisi herşeyden anlaması gerektiğini zanneden belediye başkanları, ikincisi de üstüne yorum dahi yapılmaması gereken heykeltraşlar. Neden böyle söylüyor? Çünkü Ankara'daki 'Periler Ülkesinde' heykeline tüküren ve yerinden kaldırtan bir belediye başkanına açtığı davayı kazandı. Fakat aynı zihniyet maalesef
hala aramızda dolaşıyor.

Mark Knopfler bize de gelsene!!!



13 Haziran'da geliyormuş Dire Straits'imin Knopfler'ı!!!!
Kına gecemizde giriş müziğimizdi Your Latest Trick ama live olanı mutlaka..
Saksafonla başlar, Mark çalar sonra penasız :)
Benim gibi çoook seven bilimadamları, yaptıkları kazılarda hep onu dinlermiş, sonra bu dinazorcuğu keşfetmişler. Masiakasaurus Knopfler . Onun adını vermişler. Bu da böyle bi not Money for Nothing dinlerken..






Hafta 25




İşte miniğimin son hali :) Biraz ters duruyomuş bu aralar. 6. aya girdik ve yarın glikoz yüklemesi yapılacak bana. Diabet olup olmadığı kontrol ediliyor. Birazcık korkuyorum aç karnına şekerli su, tansiyonumu iyice düşürebilir.
Bunun dışında bi problemi yok ve kız :)
Üstteki pozundan da belli aslında, eli çenesinde :)

Kenar şeyleri :)

7 Haziran 2008 Cumartesi





Sevgili Güldem, benden kenar modelleri istemiş, gözlük kılıfı için.
Bende Yumak Dergisi var, son sayısından beğendiğim modeller bunlar.
Herkese kolay gelsin..

Tulip

6 Haziran 2008 Cuma

Yumak Dergisi'nin son sayısından yaptım bu modeli. Benimkinin fotoğrafını çekemedim henüz, ama yapması çok zevkliydi.




Ayrıca, yeni öğrendiğim ilginç bir bilgi :

Hollandalılar’ın lale ”takıntısı” ilk lale soğanının lalenin anavatanı olan Türkiye’den 16’ıncı yüzyılda getirilmesiyle başlamış. Hollandalılar’ın laleye verdikleri ad ”Tulip”, Türkçe’deki ”turban” çiçeğinden geliyor. Bahçıvan Johan van Hoolheland, Türk lalelerini melezleştirip farkli şekil ve renklerde üretmeyi keşfedince lale, Hollanda’da ticaretin başta gelen ürünü olmuş.

Kösem Sultan Topkapı'da Bir Gelin




Şu anda okumakta olduğum kitap. Yazarı Jean Bell. Daha ilk 30-40 sayfada anlatılanlar akıllara zarar.
Küçük yaşta cariye olarak girdiği sarayda, 14 yaşında padisah 1. Ahmed'in gözdesi olur, oğlu 4. Murad'ı tahta geçirmek için inanılmaz entrikalar çevirir bu Rum güzeli.
Özellikle sarayın 12 müftüsüyle çekişmesini öyle bir planla sonlandırır ki, onların tüm mal varlığına el koyar. Bunun kutlamasında ise bir yemek uydurur, adını da 'İmam Bayıldı' koyar. :)

The Other Boleyn Girl

4 Haziran 2008 Çarşamba


İngiltere Kralı 8. Henry, taht varisi derdine düşüp, Katolik Kraliçe'den boşanır, Kilise'yi reddeder, 2 kız kardeş arasında döner dolaşır, sonuçta tahtı hiç umulmayan birine bırakır.
Anne ve Mary Boleyn kardeşler, Yaprak Dökümü'ndeki Leyla-Necla'yı anımsatır :) Söz konusu Kral ve Hanedanlık olunca kardeş, bacı tanımazlar. Ama bu konuda Anne'in çabası takdire şayandır- sonu çok acı olsa da ...
Bütün bu olaylara sebep olan dayının yaptıklarının bedelini ise kuşak kuşak bütün sülale ödeyecektir.

The Painted Veil


Primal Fear, American History X, Fight Club, Red Dragon... izlediğim her filmi güzel olan Edward Norton şaşırtmadı yine beni. Bu sefer yanında Naomi Watts vardı. Üstelik 2 başrol oyuncusu aynı zamanda filmin yapımcısı da olmuşlar.
Fragman müziği Spectres in the Fog, yine, tabii ki Hans Zimmer'a ait.
Aşk, ihanet, kolera, Çin etiketleri ilginizi çekiyorsa izleyin bence..

Hafta 24

3 Haziran 2008 Salı


Bugüne kadar hiç kilo, diet vs derdi olmamış ben, 23 hafta itibariyle tartı da 66'yı gördüm ve şok oldum :) Geçen ay neden bilmiyorum, hiç kilo alamamıştım, doktorum da hamilelikte çok kilo istemese de bu duruma biraz kızmıştı. Çok içerlemiş olmalıyım ki kendimi yemeğe adadım. Çünkü ben iyi beslenemezsem miniğim de gerçekten minicik kalacaktı içimde :) Bi de ''Aaa hamile misin, hadi canım!!'' lardan çok sıkılmıştım artık :) ''Evet hamileyim ve kilo alamıyorum!!!!! Ne var bunda şaşıracak'' da diyemediğim için....
Bu sabah tetanoz aşımı olmaya gittim. Beni en çok sevindirense tansiyonumun normale dönmüş olması artık. 8-5 lerden kurtulamamıştım.
Bu arada mini bilgi :
Hamilelik sırasında yapılan aşıya bağlı gelişen antikorlar bebeğe de geçerek onu yaşamının ilk dönemlerinde bu ölümcül hastalıktan korurlar.

Psikopat lider: Pol Pot

2 Haziran 2008 Pazartesi




History Channel'da izlediğim son özel gösterim inanılmazdı gerçekten.
Kamboçya'da 1975 yılında iktidara gelen Pol Pot'un hikayesi. Daha doğrusu onun mahvettiği bir dönemin ve milyonların..
Nedensizce S21 hapishanesinde toplanan 14000 masum insanın sadece 7'si sağ çıkabilmiş. Bunlardan biri ressam, Pol Pot'un resmini yapma karşılığında kurtulabilmiş. Şu anda müze olan binada resimleri sergileniyor.
İnanılmaz işkence görüntüleri, idam tarihleri, mahkumların geldikleri günkü fotoğrafları ve işkence sonrası ölüm halleri tek tek belgelenmiş. İşin ilginç ve trajik yanı , ölen 1.700.000 insanın ölümünden sorumlu olabilecek hiç kimse yargılanmamış ve hüküm giymemiş.
Bunların asıl sorumlusu Pol Pot, mezarına pişmanlık duymadan gitti.


Ayrıca, izlenmesi gereken bir dönem filmi : Ölüm Tarlaları

Ağlama güvercin






Film: Hable con ella
Müziklerinden sadece biri: Cucurrucucu Paloma
Bu da Caetano Veloso !! Başka da bişey demiyorum :)

1 Haziran 2008 Pazar



Bir haftadır yazı yazamamıştım. Merak eden blogger arkadaşlara teşekkürler ilgileri için :)
Bir haftalığına İzmir'e ailemin yanına gittim. Çooook güzel geçti bu hafta benim için. Ama evimi ve eyp'yi çok özledim. Bugün evimdeyim. Miniğim de kıpır kıpır, yolculuk onu biraz yordu ama çok güzel şeyler aldım ona yine :)