Ortaya karışık Melek Güneş

31 Mart 2009 Salı

Hulya'nın sobesiyle uyandım bugün :)
Sobe konusu, bebelerimizin bize ve yapım ortağımız eşlerimize benzer yönleri. Bizimki tam bir ortaya karışık durumu.
Şöyle ki;

- Uykusunun sertliği aynı babası. Benim uyumam için başımı yastığa koymama bile gerek yok. Yurttayken nasıl böyle rahat uyuyabildiğimi soran arkadaşıma, 'Ahan da böyle.' diyerek sırtımı dönmüş ve yarım saat kestirmişliğim var. Yer, zaman, ruhsal durum farketmez sandalyenin tepesinde bile uyurum. Gel gör ki, Melek Güneş'im için, özellikle diş sancısı çektiği şu günlerde uykuya dalmak işkence halini aldı. Kafası bozuksa sabahı sabah eden babası gibi, gazı, sancısı varsa gözünü yummaz.

- Uyku halinin tek benzer yönüyse araba. Ünideyken özellikle cam kenarı alırdım bileti. Muğla garajında çantamı koltuğumun altına kıstırır, gözümü yumar, Söke garajında hafif aralar, İzmir Şehirlerarası Terminali yazısını görmeden açmazdım. Güneş de arabasında hemen boynunu büker, uyku moduna geçer.




- İlk defa gördüğü insanlara karşı genelde temkinli. Bu da ikimize de çekmiş sanırım. Hemen boynuna atlamıyor kimsenin. Koltuğumun altına gizlenip gözlemliyor, yüzleri tek tek inceliyor, gözüne kestirdiğine gidiyor.

- Cildi babası gibi hassas olabilir. Yediklerinden, güneşten, havadan hemen etkileniyor. Bahar geldi, polen işi canımızı sıkmaz umarım.

- Canı öyle çok kıymetli değil, acıya dayanıklı. Bu da babasına benziyor. Ağrıdan ölse de off demeyen babası gibi aşı olurken saniyelik tepkiler gösteriyor, dikkatini hemen başka şeylere çekiyor.

- Misafiri pek sevmiyor. Kesinlikle dayısı :) Eve gelen komşu teyzelere, 'Bugün Kara Şimşek Günü, neden geldiniz!!' diye bağırırdı. Eskiden tek kanal vardı biliyorsunuz ve her gün bir dizi ya da çizgi film olurdu. Öyle hepsini bir güne yığıp boşa harcamak yoktu. Bizim için günler Kara Şimşek günü, Bizimkiler günü şeklinde adlandırılırdı. En son saydığımda Digiturk'te sadece 9 tane çizgi film kanalı vardı. Bebeğimi onlardan korumam lazım, beynini ele geçirebilir aptal ördekler,zıplayan maymunlar. Bir kere açtım da Baby Tv'yi çocuğum kitlendi resmen ekrana, ne sesimi duydu, ne tepki verdi.
Her neyse bizimki de gece uykusuna dalmak için evdeki misafirin dağılıp, evde sadece anne-baba sesinin olmasını bekliyor sanırım. Biz salonda otururken onu odada uykuya daldırmak imkansız. Bi de giderken arkalarından gülüyor, Hadi bakalım herkes evine paşa paşa.. :)

- Dudağındaki ben anneannesinden hatıra. Aynısından onda var.

- Anne ve babası gibi biraz sokakçı. Hatta epey.. Hava güzelken içeri sokmak çok zor. Arabasına yayılıp bahçe aralarında dolaşmaya, kuş seslerinin nerden geldiğini aramaya bayılıyor. Bu yaz arabası hurdaya çıkabilir. Zaten şu ikiz arabalarından almayı düşünüyorduk :)

- Bana benzeyen bir başka özelliği ise çoook konuşuyor olması. Sabah kalktığında sanki rüyalarını anlatıyor. 10 dk kadar aralıksız tuhaf sesler çıkarıyor, sesini inceltip kalınlaştırıyor, mimik kullanıyor. Bu yaz konuşturabilirim sanırım :)

Şimdilik aklıma gelenler bunlar..
Ben de minik Arda'yı,
sobeleyip öpüyor ve kaçıyorum...

Renkli haftasonu

29 Mart 2009 Pazar

Bu haftanın sonu çok güzel geldi.
Cumartesi, arkadaşımın bebek mevlüdü vardı. Pembecik bir kırlangıç yavrusu gördük.
Arkadaşımla buluşacaktım ama sonra vazgeçip eyp'nin planına uyduk.



Turgutreis D Marin'e gittik. eyp'nin kaptanlık yaptığı tekne 14 Nisan'daki tura hazırlanmış, köşesine çekilmiş. Tersanedeyken, tamamen karadayken yani, görmüştüm. Ama denizdeyken çok daha güzel. Resimde sol alt köşedeki Aegean. İçi de müthiş. Şöyle ki, master kabindeki klozet uzaktan kumandalı. Bir düğmesine basınca bizim taharet musluğu dediğimiz yerden bir minik fırça beliriyor. :) Ve evet; siz zahmet hiç etmeyin, popo fırçalanıyor. Böyle acaip birşey işte. Bazıları böyle yaşıyor ama neticede popo işte. Fırçala fırçala nereye kadar. Önemli olan ruh güzelliği bi yerde. :)
Derkeeen.. Büyük gün geldi :) Bizim için minik bir damga, birçok insanın hayatını değiştirdi. İnanılmaz bir çekişme, son ana kadar süren belirsizlik.. Sonuçlar bizi pek tatmin etmese de- beni tek mutlu eden şey gerizekalı kornaların, eve gelen bant kayıtlarının, smslerin son bulması. Kuzucuğum huzurlu uykularına geri döndü.
Seçimin ardından Gümüşlük turu yaptık. Meleğim babasının memleketini pırıl pırıl gün ışığıyla gördü.



Dededen kardeş, 3 hafta büyüğü kuzen Derin'le buluştu. Çok eğlendiler yine. Taa ki Melek Güneş'in ürkekliği tutana kadar. Büyük amcasının kahkahasından ödü koptu ve 10 dk kadar sürdü bu.
Gümüşlük yalıya yaz gelmiş gibiydi. Yine bir sürü köpecik, küçük kayıklar, tertemiz masmavi deniz içimizi açtı. Güneş 2 gün boyunca denizin enginliğinden şaşkına döndü, gözlerini alamadı maviden.


Arkadaşımın tükkanının önünde çay keyfi yaptık, Myndos'a karşı. Gümüşlük'e yolu düşenlere tavsiyem; Kilimci. -Arkadaşıma kıyak olsun bu minik reklam- ama daha çok okuyana. Kilimci, babasının lakabı. elfeyp selamı söylerseniz, Myndos'a nazır minik apartlarda masmavi, yemyeşil bir tatil yapabilir, Bahar'ın yaptığı harika takılara sahip olabilirsiniz. Nirvana'ya ulaşmış bile, bu manzaraya karşı takı yapıyor, sonsuz huzur...
Bilmeyenler için minik bir not. Myndos-Tavşan Adası'na ulaşmak için paçalarınızı sıvamanız yeterli. Buz gibi, tertemiz suyun içinde adım adım adaya ulaşmak çok zevkli...
Bu kadar güzel bir haftasonu mutlu bir yeni haftanın habercisi olur umarım..
Hepinize iyi haftalar...

Haftasonunun en güzeli ise bu andı:

Kuzucuk...

27 Mart 2009 Cuma


Melek Güneş'le ilgili son yazılarıma bir göz attım. Çoğu ne kadar azmanlaştığıyla ilgili olmuş, tesadüfen :P Aslında benim kuzum bir melek. Dişlerle ilgili bir durum da olabilir bu. Geçecek diye umuyoruz :) Kendisinden özür diliyorum, bu kadar olumsuz tanıttığım için. Orjinalinde, sivil yaşamda böyle de keyiflidir. Kendi kendine takılmaya bayılır, biraz utangaçtır, kuş gibi şakır..



Son durum


Çook daha iyiyiz.
Benim nezlem zaten geçmişti. Güneş'in de sadece çok az burun akıntısı kaldı. Onu da spreyle hallediyoruz. Amaaa;
'Çocuğumun hasta olduğuna yanmam, huy değiştirdiğine yanarım.' diye söylemiş bir Türk büyüğü teyze. Ne kadar da doğru.
Birlikte sarılarak, konuşarak beşiğinde uykuya daldırdığım güneşim artık nedense uykusunun geldiğini çılgınlar gibi böğürüp ağlayarak belli ediyor. Kucak, ayak, ninni... hiç birşey işe yaramıyor. En sonunda çözümü ben de onun gibi yapmakta buldum. O bağırdıkça ben daha yüksek sesle ninni söylüyorum. Önce bi dinliyor, tekrar bağırmayı deniyor ama karşısında kendisinden daha edepsizini görünce, 'Uğraşmayayım en iyisi bu deliyle.' deyip yumuyor gözünü. Bu da bir yarım saati alıyor. Şu anda ayağımda çook derin bir uykuda.
eyp'ninse gözü korktu, oğlunu yardıma bekliyor bizimle başedebilmek için muhtemelen :)

Kardeş...




Az önce uzandım, Güneş'i de yanıma oturttum, zira kendisini yatırmak, yatarken sabit tutabilmek imkansız hale geldi, oturduğu yerden karnıma vurmaya başladı. Birden bişey çıktı göbeğimin üstünde yumruk büyüklüğünde :) Güneş vuruyor, kardeşi bi iniyor, bi çıkıyor :) İlk oyunlarını oynadılar bugün :) Ben de ne kadar güzel bir karar verdiğimi anladım bir kez daha...
Düşündükçe ilginç geliyor bana.. Resimlerde ikisi de aynı yerde uyuyor, benim içimde..


Nereden nereye...



Maillerime bakarken gördüm bu 2 fotoğrafı..
Yorumsuz...

Bu 'Otobüs' beni çarptı

24 Mart 2009 Salı

Abijim'in ısrarıyla izledim bugün nette.
Israr değil sanki emir. 'Kızım bi film var izliyosun, yarın da bloga koyuyosun ok? Kontrol edicem bak!!'
Neden??
1974'te bir diş hekimi, mesleğinden kazandığı parayla çok düşük bir bütçeyle çekiyor bu filmi. Ama şimdi milyon dolarların uçuştuğu sektörde doğu-batı çatışması, sefalet, iletişimsizlik bu kadar güzel anlatılamıyor. Dolandırılarak İsveç'in göbeğine bir otobüs içinde bırakılan bir avuç garibanın anlatıldığı bir film bu. Film, özellikle İsveç'te ve tüm Avrupa'da çok büyük yankı yapmış, şu ödülleri almış;



1975 Sicilya Taormina Film Festivali
Altin charybe buyuk odulu
1975 Karloyv Vary Festivali
Uluslararasi sanat,edebiyat ve sinema odulu
Dunya sinema kulupleri federasyonu don kişot odulu
1975 Strazbourg uluslararasi insan hakları film festivali ozel odulu
1975 Portekiz santarem festivali
Sinema elestirmenleri ozel odulu -buyuk odulu

Ve ne acıdır ki, kendi vatanında, Türkler'in yemek alışkanlığını yanlış tanıttığı için, işçilerden biri arkadaşları yemek yerken sofradan kalkıp işiyor, yıllarca sansürlenmiş, kendi izleyicisinden mahrum bırakılmış.

Yönetmeni Tunç Okan'ın ilk film, Zülfü Livaneli'nin ilk film müziği çalışması.

Diğer yandan, eleştirilebilecek bazı yanları da var. Çok ütopik, iki taraf epey uçlarda anlatılmış. Ama konuyu dikkat çekici yapan da bu belki de.
Başrollerinde yönetmen Tunç Okan ve Tuncel Kurtiz var. Diğer oyuncular çok çok doğal ama tabi ki kahramanların başına gelen en çarpıcı olayları Tuncel Kurtiz'den başkası bu kadar etkileyici gösteremezdi.

Neyse..
Çok anlattım.. Çok kısa bir film. 75 dk.nız varsa gün içinde mutlaka izleyin. Etkisi 75 saat sürse de...

Bu evde grip salgını var!!

23 Mart 2009 Pazartesi

'Kapıya bunu yazalım.' dedi annem ve ben toparlanınca biraz döndü İzmir'e. Ve fakat minik güneşimi de bulaştırdık bu işe.
Mikrobik diyor eyp bana :( Hepsine benden geçmiş. İyi de kardeşim girmeyin burnumun dibine kadar siz de..
Çarşafları, kılıfları değiştirdim. Yorganı, yastığı, odayı havalandırdım. Biri öper her akşam, öbürü yalamayı öğrendi, ben kaçtıkça yanağıma yapışır, boynumda uyumak ister. Evin içinde her an Uğur Dündar gelecekmiş gibi maskeyle dolaşsaydım keşke.
eyp alışkın. Gün içinde dışarda, işteyken vs satar birilerine :)
Masum kuzucum, çok şükür ki ateşi yüksek değil, sümüğünden baloncuk yapıyor 2 gündür. Kontrole götürdük. Üçümüz de öksürüyoruz :)
Bir şurup ve burun için sprey verdi mg'ye. Ben doğal yollardan çözmeye çalışıyorum ateşim olmadığı için, doktorum ilaç vermedi, zaten ben de tedirgin oluyorum hamilelikte ilaçtan. Ama işte bi döngü halini aldı sanırım evin içinde bu durum..
Bu arada bu miniğimin ilk hastalığı, 2. gündeki sarılığı saymazsak.
Her hapşırdığında, öksürmeye çalışmasında içimde garip bişeyler oluyor. Anne olunca anlarsın anı bu olsa gerek..
.....
Herkesin yavrusu sağlıklı yaşasın, hiç bi anne üzülmesin istiyorum..

Ahh aahh!!!

21 Mart 2009 Cumartesi




Çok az takıya böyle iç geçirmişimdir :P
Beğendiğim çok oluoyor evet ama bu çok farklı nedense..
Bi kere inci, sonra bir de siyah.. Farklı yani..
Birgün benim olacaksın Misaki!!!! Evimin kadını, çocuklarımın anası olacaksın!!

Son blogger

20 Mart 2009 Cuma




Artık birileri komisyon falan aldığımı sanacak bu blog işinden.
Blogger alemine kattığım son kişi de arkadaşım p.
Çok tanıdık heyecanlar yaşıyor o da bugünlerde.
Morale, desteğe, yeni dostluklara ihtiyacı var bence bu dönemde :)
Yalnız bırakmayın arkadaşımı ok? :)

Bi pipi gördüm sanki :)




Evet evet gördüm. 176 grcık bir oğulcuk göründü bize.
176 gr ama iki eliyle de gözlerini ovuşturuyor, elini başının altına koyuyor. 2. mucizemizi yaşıyoruz.
Herşeyden önemlisi iç organlarının çok iyi durumda olması. Benim de sağlığım çok iyi şu anda. Zaten neredeyse yarıladık günlerimizi..
Melek Hanım da full time haylazlık peşinde. Emekleyen blog bebelerini görünce gözüm korktu benim de.
En sinirlendiği şey ise, burnunun temizlenmesi. Sanki ben çok meraklıyım senin sümüklü burnuna. Ama tıkanmaması lazım diyorum, 'Inneeaa!!' diyor. Evet, ben bir ınneayim, çoook mutlu bir ınneaa! :)

Bunlar da Güneş'in benimle ilgili düşünceleri sanırım. Engel olamadım, atladı klavyeye :)

wzrs5txchvc mjhmjh mbgn şnfcvb k jhhjbfeg5yr

Bizden son dakikalar :)

17 Mart 2009 Salı

Onca özene, dikkate rağmen nerden yakama yapıştığını bilmediğim gıcık nezleyle uğraşıyorum. Sağolsun S.annem çorba, sulu yemek.. vs takviyesiyle yardımcı oluyor ama geçmedi işte. Yarın sabah kontrolümüz olduğu için doktora gitmedim. Bol C vitamine devam ..
Bu arada annem tabii ki duramadı İzmir'de. Şu anda yollarda bize doğru gelmekte :) O da hain nezleyle savaşa geliyor :)
Dün gece ilk yoğurt denememizi yaptık. Sonuç süper oldu. Cici bebe ve muzla bayıldı meleğim. Yarasın, akıl olsun :)
Bu arada Senem'in sorusunu buradan yanıtlayayım. Doktorun tavsiyesiyle 1 yaşından önce inek sütü ve ondan mayalanan yoğurdu vermiyoruz miniğe. 1 yaşından önce süt alerjisi olanları tetiklediğini biliyorum, bir de kansızlık yaptığını. Fakat benim için asıl önemlisi ilk sorun. eyp'nin ve özellikle S.annem'in ciddi alerjik bünyeleri var. Herşeyi gibi bu da onlara benzer diye tedbirli davranıyoruz. :) S.annem'i 2 senedir götürmedğimiz doktor, uygulatmadığımız tedavi yöntemi kalmadı. Ama nerdeyse herşeyden kaşınıyor. En son Bodrum'da bir Alerji Tedavi Merkezi'ne gitmişti. Ordaki kataloglarda görmüş süt alerjisi geçiren bebekleri. O yüzden böyle bir tedbir aldık doktorumuzla görüşerek. Gerçi dün tattım mamadan yoğurdu. Aynı yoğurt tadı olmuştu.
Bunun dışında eyp'nin turu sadece 2 gece sürdü :) Patronu geri döndü bu sabah. Malum tüm dünyayı saran bir kriz var, çok çalışması lazım. Zaten Forbes'in listesi altüst olmuş :P

Mentol..Biraz daha mentol...

16 Mart 2009 Pazartesi

Goethe'nin son sözleri 'Işık..Biraz daha ışık..' imiş.
Benim de son isteğim mentol şu günlerde :)
Zira şu anda soğuk algınlığı ile grip arasındaki eşikte elimde mentollü mendillerle beklemedeyim.
Nerden, nasıl kaptım bilmiyorum. O kadar dikkat etmeme rağmen 3. günümde boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı ile uyandım yine. Kendimi çok bırakmamaya çalışıyorum. Soran herkese 'İyiyim.' diyorum. Tüm gün portakal, bal-limon, adaçayı vs ile hiç boş bırakmıyorum bünyeyi :) Bir de eyp'nin aldığı Mentholin diye bir mendil var. Süper..Yüzyılın icadı :) Kupkuru görüntüsü ama burnuna çekince ciğerlerine kadar yoğun bir mentol doluyor. O çok iyi geldi.
Sürekli yanaklarımı yalamak, bana sarılmak isteyen melek güneş ise ayrı bir olay zaten :) Ona bulaştırmasam da şurubunu içirdim her gün ne olur ne olmaz..
Bu arada meleğim, 6. ayında. Yürütece alıştı. Bazen dinlenmek için 5-10 dk bırakıyorum bayılıyor. Yalnız bi sorun var sanırım, bizimki geri geri adım atıyor :)
Birkaç haftadır beni uğraştıran birşey vardı.
Güneş'e yoğurdu alıştıramamıştım bi türlü. Yiyor ama 5 dk sonra fazlasıyla kusuyordu. Birkaç gün vazgeçtim ama öyle de içim rahat değildi. Ya ben güzel mayalayamadım, zaten ilk defa denemiştim bunu, bir de mamaya mayalayınca hiç anlayamadım tadını mı sevmedi, ağır mı geldi..



Epeydir takip ettiğimiz ama hiç alışveriş etmediğimiz hepsiburada'ya girmiştim geçenlerde ne var ne yok diye. Bir baktım Arzum'un yoğurt yapma makinesi indirimde hem de hızlı gönderime girmiş. Gece 00.30'da eyp ile Güneş'i uyandırmamaya çalışarak verdik siparişi. Benim uyumadan önce aklıma geldi. eyp de kaptı laptopu aramıza, ışıklar sönük, ben cüzdandan kredi kartının nosunu arıyorum vs.. :) Az önce geldi kargo. Hemen Güneş'i uyuttum. İlk denemeyi yapıyorum. Bir kavanoz ona, bir tane de benim için. Bunu becerebilmişimdir umarım. Neticede ılık süte yoğurt.. İnsanlar yıllarca böyle yapmış. Ben niye kasıosam kendimi bu kadar :)

11 Mart, güller ve tabii ki Melek Güneş....

12 Mart 2009 Perşembe

Daha önce de bahsetmiştim özel günler bizim için biraz farklı geçer.
Çok üstünde durup 101 pare top atışı yapmayız. 'Değişik bişeyler yapalım.' deriz çok sıradan bir gün olur, bir sonraki gün çok farklı ve özel geçer..falan filan..
Bu sefer de öyle birşey oldu.
Giderek denizlerden sıyrılıp kaptan çizgisini bozdu, bayaa masa başı bi adam oldu çıktı başıma eyp :) Epey yoğun geçiyor günleri.
Bu arada yine günler öncesinden konuşup planlar yapmıştık 3. yılımız için.
İlginç yani. 3. yılımızda 3, 4. yılımızda 4 kişi olmak.. Umarım bu ardışıklık devam etmez.:P
Ama maalesef eyp, o günün bugün olduğunu unuttu. Yani 11 Mart'ın yıldönümümüz olduğunu tabi ki bilmekle birlikte o günün çarşambaya denk geldiğini unuttu. Yani.. Amaaaan unuttu işte ya!!!!!
Daha doğrusu biraz geç hatırladı.
Ben de salon kadını çizgimden kaydım tabii haliyle.
Neyse çok detaya girmeyelim.
'Bugün ne günü kocacığım?'
'Çeyrek final günü!!!' reklamı da bütün gün dikkatimi çekti, çok güldüm.



Rötarlı olarak aldığım 11 adet kırmızı gül + Hayatında ilk kez kırmızı gül görmüş olan en bi kırmızı gül resimde görülmekte.
Her neyse, bu seneyi de böyle geçirdik.
Şiir düzemeyeceğim şimdi kocama burdan..
Seviyorum işte yaa!!!
Geçen sabah ikimizin de aklına aynı anda aynı şarkı geldiğine göre o da bana hasta farkındayım. :)
Bu arada şarkı;
Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç? :)

Kızgın hemşire :)

11 Mart 2009 Çarşamba


Nedir bu hemşirelerin çektiği ya?
İlla bi karikatürize etme, basite alma, bi manalar.. :)
İşin ilginci,doğum yaptığım hastanedeki birkaçı hariç, bir tane bile güzel, bakımlı, hatta resimdeki hali hatırlatacak birini görmemiş olmam. Yazık zaten her gün, gün ve gece boyu sadece hasta, moralsiz insanları görüyorlar, bir de dalga geçer gibi böyle fantazilerin kurbanı oluyorlar :P

Bak yine geldiler!!!!

10 Mart 2009 Salı

Etrafta bir hamilelik, doğum, 40 furyası aldı yürüdü bugünlerde. Liseden arkadaşım e.,tabii ki fffyyy, bir başka arkadaşım ö., eyp'nin liseden sınıf arkadaşı ve tabi benim de arkadaşım p. bebek bekliyor. Ortaokuldan arkadaşım m. kızına, bir başka tanıdığımız f. ablamız ise oğluşuna kavuştu. Düğünler arka arkaya olunca bebişler de sıraya girdi :)
Bu arada ben bu listenin iki tarafında da yer alıyorum ilginç bir şekilde :) Hem yeni bebeğim oldu, hem de yine bebek bekliyorum. İçim ilginç bir şekilde çooook huzurlu. Hamileliğimi duyup şaşıran, çoook sevinen, tebrik edenler var.


Bir yandan da 'Niye dikkat etmediniz?', 'Kaza mı oldu?', 'Niye Güneş'in hakkını yediriyorsun?'....şeklinde çooook umursadığım (!!) yorumlar da olmuyor değil. Zaten eskiden beri gülerim şu kaza lafına. Ne kazası yaa??? E5'te miyiz Allahaşkına ne kazası? Hee kaza oldu, 8'de 8 suçluyuz eyp ile kızımıza kardeş istemekle.
İşi nasıl olsa bir süreliğine bıraktığım için hamilelik, doğum, yenidoğan telaşımız bir an önce, ikimiz de sağlıklıyken bitsin diye düşündüğümüz için suçluyuz. Güneş'in hangi hakkı yeniyor??
Annelik sadece inek gibi, çooook özür dilerim bu tabir için, emzirip gerisini boşvermek mi? Doğduğum andan itibaren abimin hangi hakkını yemişim? Kardeşlik sadece miras ortaklığı mı? Ben çoook huzurluyum, bu aptal sorulara da hep uygun cevabı veriyorum, bi 'Koca benim, kızım benim, keyif benim sana ne!!' demediğim kaldı. Onu da burdan söyleyeyim :)


İllstr. : Stock

Bir varmış, bi daha varmış...



Goldmax'de The Magic Flute görünce aklıma geldi.
Nefret ederdim müzikallerden. Sanatsever arkadaşlar tarafından da takip edildiğimi biliyorum ama kızmasınlar bana. Ya da kızsınlar ya napayım, sevmiyorum..
'Artık beni sevmiyor musun?' gibi gayet basit bir soruya esnafla kolkola girip müzikal bir şekilde cevap vermenin ne manası var??
Ve fakat hayatıma Güneş Sultan girdi gireli herşey değişti.. Onu susturmak, uyutmak, beslerken dikkatini çekmek için salak salak besteler yaparken buldum kendimi. :) Bi de bayaa bi işe yarıyor, gözlerini ya kocaman açıp kaşığı hüpletiyor ya da derin bir uykuya dalıyor, iğrenç melodilerimle :)
Bu arada şaka maka sitesi de güzelmiş, postere de bayıldım. Bak bahaneyle neler öğrendik. Artık detayını Güldem anlatsın. O biliyordur konuyla ilgili bir sürü detay, sevdirir belki bana da :)

Vira vira!!!!

9 Mart 2009 Pazartesi

Veee bizim için sezon resmi olarak açılmıştır 16 Mart itibariyle..
eyp'nin patronu geliyor çoook uzak memleketlerden.. Ee tabi onca masraf, tadilat, bakım, zımpara, vernik, tersane günlerinin sonucunu görmeye gelecek. Bir de Adalar turu...
Bu sezon başı daha farklı benim için.. Bu birlikte karşıladığımız 7. sezon ama ben bu sefer çok daha rahatım. Bana destek olacak bir minik meleğim var, bir gülüşü yetiyor sıkıntımı geçirmeye. Ama eyp için öyle değil tabi ki. Hangi birimizi özleyeceğini şaşıracak, kıyamam..1 hafta diye umuyorum, umarım son anda uzamaz..







Direğin en sonundaki minik noktacık bizim için çoook çalışan kaptanımız, seni çoook seviyoruz :)

Sanal alemin son güzeli :)

Bir diğer kuzen adaş elf'yi de bulaştırdık blog işine gn'le rahatladık, neti parselledik :)
Bundan böyle indirim,alışveriş, makyaj, moda...eğlenerek takip edeceğimiz bir minik blogcuk daha var :) www.elifinbavulu.blogspot.com/



Üçümüzün en son sinir olduğumuz bir Evlilik Fuarı meeacaramız oldu. Bişey göremeden geri döndük. Zaten dedim ben size benim neyime evlilik fuarı diye, siz bana Anne-Çocuk Fuarı için bi seans ayarlayın ok?
Bu arada resim elf hakkında bir fikir verir belki, zira çoook benziyor ona :)

Kahrolsun 20'likler

6 Mart 2009 Cuma


eyp'den moral motivasyon alan gn'im de bugün kurtuldu lüzumsuz ama onu delirten 20'liğinden. Şu sıralar pipetle tarhana çorbası içmeye çalışıyordur büyük ihtimal, kıyamam..

Müskebi'de bahar

4 Mart 2009 Çarşamba

Çoook güzel bir güneşle uyandık bugün :)
Hem odamıza vurmuştu pırıl pırıl güneş, hem de yanımızdaki beşiğinde mırıl mırıl konuşan güneşimiz dayanamayıp çığlığı bastı ve kondu aramıza eyp ile..
Sabahın 8'inde çamaşırları serdim - Elektrik Kurumunda çalıştığım için en son, elektrik tasarrufu konusunda tüüm detayları öğrenmiştim teknisyenlerden, o yüzden sürekli yarı yarıya indirimli tarife olduğu için 22.00'den sonra çalıştırıyorum makinaları.




Sonra da hazırlanıp uzun süredir gitmek istediğim arkadaşıma gittim. Yorumları takip edenler bilir belki, fffyyy'dir kendisi :) Bebeğini, ki oğluş sabredebilirse, 8 hafta sonra kucağına alacak. Ama onun dışında her an doğurma ihtimali var ve sürekli yatması gerekiyor. Yine de bize böyle süper şeyler hazırlamış.



Sofradaki 2 kişi de hamile olunca Ebru Şallı'yı aratmayacak organiklikte düzenlenmişti :) Detay vermeyeyim canı çeken olmasın ama mg ilk kuru kayısı denemesini abarttı, yaladı yuttu resmen hepsini :)
F.'ye çooook teşekkürler bu güzel gün için, sen kıpırdama artık, biz yine geliriz :)

Biri beni kurtarsın!!

3 Mart 2009 Salı




Devekuşu devekuşu olalı böyle eziyet görmedi.
Bir ayağı kırıldı sanırım, bir de başı ezildi.
Kafasını nereye gömeceğini bilemez halde sızdı şu anda. Fail Melek Güneş (5.5 ay) ise Duphalac sayesinde derin bir uykuda :)

Tık tık tık!!!

2 Mart 2009 Pazartesi

'3. ayım doldu. İzmir'e mi gitsek acaba?'
'iyi hadi hazırlan yarın götüreyim.'
şeklinde gelişen uyumlu, pratik, çarçabukçu çift dialoğu sonunda yaklaşık 1 haftalık
bir tatil yaptık kuzuyla..Çoook dolu geçti. eyp işlerinin yoğunluğu nedeniyle bize birkaç gün takıldı, sonra da almaya geldi. Bi ara ciddi bir soğuk vardı. Meleğim zaten şaşkına döndü. Kuzenler, büyük teyzeler, amcalar, halalar derken ilgi manyağı oldu resmen. Son 2 gün anneme göre yatağını özlediği için, babama göre diş sancısından, bana göre ise tamamen gelişmeye başlayan kızsal nazlar nedeniyle gecemi gündüzüme kattı.



Anamdan doğdum doğalı böyle eziyet görmedim. Saat 20.00 civarı başlayan ağlama krizleri yaklaşık 3 saat sürüyor, alt kattaki oyuncakçı, karşıki fırın, yandaki mandıracı derken tüm esnaf geziliyor, kısa bir alışveriş turu, hepsine gülücük, utanma numaralarıyla koltuğumun altına saklanma, derken orda sızma şeklinde sonlanıyor gece. Sanırım artık kendi kendine bir uyku düzeni geliştirmeye başlıyor. Gece daha erken uyuma, sabah daha erken uyanma gibi..
Neyse ki ben evime, meleğim beşiğine kavuştu da biraz huzura kavuştuk.
Şimdi beni her tatil sonrası bekar evine dönen evimizi toparlama, ufak çapta bir temizleme dönemi bekliyor..Sıkıcı..

Bu arada Hulya söylemişti. 14 Martta İzmirli bloggerlar toplanıyormuş ama benim 10 gün sonra İzmir'e tekrar gidebilmem imkansız gibi birşey. Aslında Hulya ve Güldem'le bir gün geçirmeyi çok istiyordum ama dediğim gibi hava bize epey soğuk geldi, Bodrum'dan sonra özellikle. Evden eve nakliyat şeklinde takıldık bu sefer.. Yazın eyp'nin turları nedeniyle daha uzun kalmayı planlıyorum, o zaman bi organizasyon, bi örgütlenme, yeme içme para saçma yaparız artık ok??