Bişeyler, bişeyler...

6 Nisan 2009 Pazartesi

Yeni tanıştığım ve blogunu çok güzel ve renkli bulduğum Yeliz'in şu yazısını okuyunca aklıma bin tane hikaye geldi yaşadığım, yaşadığımız, çıldırdığımız... O alışık değil tabi pek, şok olmuş. Benim de ne zamandır söylediğim ve dahasını da söylemek istediğim birçok şey var.
Birincisi;
Ben de bize özgü gerizekalı davranışlardan biri olan ufacık bebeklerin havalara atılıp tutulması olayına sinir oluyorum. Yanlışlıkla düşürebileceği bir yana geçenlerde okuduğuma göre bu hareket bebeklerde göz kayması vb. tehlikeli sonuçlara neden olabilir. Ama Yeliz'in de dediği gibi kimse bebeğinizi sevmek için bile izin istemezken arkanızı döndüğünüzde bebeğinizi havalarda uçuşurken görmeniz mümkün. Onun için benim yaptığım en güzel taktik şudur ki; bebeğimi yabancı bir ortama girdiğimde kucaktan bırakmamak, ortama alışmasını sağlamak, gerekirse insanları ciddi bir şekilde uyarmak.



İkincisi;
Bebeklerimizi, biz incecik giyinirken kat kat giydirip bir de battaniyeye sarmak, böyle davranmayanlara kötü anne muamelesi yaparak akıl vermeye çalışmak.
Bunu da tabi ki yaşıyorum. İlk kez bebeğimle yürüyüşe çıktığımda iki genç kadın benim hemen yanımda konuşuyordu. Beni şaşırtan bunlar hem genç, yaşlı teyzelerden çok daha akıllıca düşünmeliler, hem de benim duyabilme ihtimalimi de hiç hesaba katmıyorlar.
''Aaa, şuna bak..Ben kızımı bebekken hiç sokağa çıkarmadım!!''
Şaka mısın sen be abla! Sen bir insan yerine vitrin süsü büyütüyorsun haberin yok.

Bebeklerin temiz havaya, güneşe ne kadar ihtiyaçları var. Hergün kuş sesleriyle uyandığımız bir cennette yaşıyoruz, sen kızını ökseotu gibi yetiştiriyorsun.
Geçen hafta hava Bodrum'da gerçekten çok çok güzeldi. Sıcaklık 25 dereceyi geçmişti. Ben de hergün, öğle sıcağı geçtikten sonra, çünkü Bodrum'da güneş ışıkları gerçekten çok dik, miniğime koruyucusunu sürüp yürüyüşe çıkardım. Hem temiz havayla doldu minik ciğerleri, hem D vitamini ihtiyacı karşılandı. Şehirde tavuğu hayvanat bahçesinde gören çocuklar varken kızım bir bahçede gördüğü ineğe çığlıklar attı, tutmaya çalıştı.
Derkeeenn..
Çoook bilmiş bir teyze, yolun karşısından, hiiiç yüzüme bile bakmadan 'Yakıcan çocuğu!!' diye kendi kendine konuşmaz mı?? Teyzeyi kendi haline bıraktık. Suratına bir parça tezek fırlatmak geçmedi değil aklımdan..
Böyle binlerce hikayesi olduğunu biliyorum beni okuyanların. Blog annelerinin böyle şeyleri kafalarına takmadıklarını, buralarda iç boşaltıp rahatladıklarını da.
Ama bize özgü bu davranışlar saymakla bitmiyor ve bence bu insanlara yeri geldiğinde yaptıklarının yanlış olduğunu bildirmek gerekiyor bazen. İzmir'den bir arkadaşımın yaşadığı olay da ilginç çünkü. Kızı 1.5, 2 yaşlarındayken çalışmaya başlamıştı. Kızını kendi büyütmek istemişti ama maddi durumlar nedeniyle işine dönmek zorundaydı. Kızına da annesi bakıyordu. Annesinin komşularından biri sürekli 'Annen sana yemek getirecek, çikolata alacak. O yüzden çalışıyor.' deyince kızı bir gün ağlayarak 'Ne olur çalışma, söz ben bişey yemicem.' demiş. Duruma bakın. Şuursuz, fikirsiz teyzenin ettiği halta.
Çocuk yetiştirmek gerçekten çok zor bir iş, emek isteyen, başkalarının çocuklarına da kendi çocuğun gibi özenli davranmayı gerektiren, 'Anneni mi daha çok seviyorsun, babanı mı?' sorusunun gerzekliğini farkettirmek gerektiren...

4 yorum:

Hülya Cinsçiçekçi dedi ki...

hay ağzına sağlık.

Yelish dedi ki...

Merhaba

Sayfamda sana ait bir odul var , gelip onu almani senden rica edecekken yazini okudum. Sizin gibi insanlarla tanisip , paylastikca okadar mutlu oluyorum ki.Bir gun , bilincli anneler saracak heryeri ve bu cok bildigini sanip hep yanlis yapan vatandaslar , yeni nesile ; ahhh ah diycek , biz yaptik - siz yapmayin.

Bende cocugumu karda kista hep cikardim.Bu yaz Gumuslukteyiz INSALLAH..Beraber sureriz koruma kremlerini minisleri gezdiririz :)

Iste SMART BLOG odulunu hakkiyla tasiyacak bir anne !

Sevgiler

ELİF dedi ki...

Sana nasıl katılıyorum bir bilsen,
bana da çok karışırlar hele de giydirme konusunda; öyle asla sarıp sarmalamadım Rüyayı ama bunun kafasında neden yünden şapkası yok diye nasıl azar işittiğimi bilirim ama yine de kulak asmadım.Rüya 9 aylık ve hiç hasta olmadı(tahtalara vurmalı)

meltem dedi ki...

ıııyyy her ne kadar iyi niyetli de olsa neden fikirlerini kendilerine saklamaz bu insanlar
hadi bu dış kapının mandalı ya bi de aileden konuşanlar sen dinlemesende susmayanlar
ay neyse bak gıcık oldum yine :)
siz küçüksünüz bilmessiniz ya da biz sizin yaşınızdayken diye cümleye başlayan büyüklere bi sözüm var
"yeşlılık her zaman beraberinde bilgelik getirmez, bazende tek başına çıkagelir"
sevgiler