Taga!!!! Benim ol!!!!!

29 Kasım 2009 Pazar


Sekrıt mı yapsam, yerlerde mi sürünsem nooooolurrr diye!!!
Gördüğüm an vuruldum.
İşte bu!!
Yazın arabaya binmek için gereksiz yakın, yürümek için fazla uzak, dolmuşa binmek için abartı pahalı sahil yolu için çeyiz sandığımın yanında pisikletim de vardı.
Artık böylesi lazım değil mi bana?!

Not: e-bebek'te 2900 tl!!

Söz gümüşse, sükutun çeyreği 100 tl!!!!


Yanlış anlamadım heralde?!?
'Amaaan bi çeyrek takıveririz.' denen günler geride kaldı artık.
Altın aldı yürüdü yine.
Eee, biz de gümüşünü takarız diyenlere çoook nefis birşeyler buldum.
Ion by Atasay, Atasay'ın gümüş ve altın kaplama modelleri.
Üstelik hepsiburada'da 49 tl sadece..

Heyooo!!

27 Kasım 2009 Cuma

Önce herkesssleree mutlu bayramlar..
1 haftalık ani bir İzmir gezimiz oldu. 3 dk içinde karar verdik. Dedemin rahatsızlığını da duyunca;
'Ben bayrama kadar dayanamayacağım galiba, çok özledim.' dedim.
'Yarın gidelim o zaman.' deyince eyp, 1 gecede kirlileri makineye, temizleri bavula, paldır küldür gittik.
Hafif öksürüğü, bol hapşırığı olan Melek Güneş, İzmir'de beni korkuttu epey.
14 aylık ömürcüğünde ilk kez ateşlendi ve ben bir annenin başına gelen en sıkıntılı anlardan birinin bu olduğunu anladım.
Geceden hepimizi şaşırtarak kendi kendine uyudu. Oyun oynarken yastığını aldı. Yattığı yerde kaldı. Sabah 9.30'a kadar deliksiz uyuduk. Ben sadece Uluç'u emzirmek için uyandım. O zaman birşeyi yoktu.


Sabah ağlayarak uyandı. Öperken ne kadar sıcak olduğunu farkettim ve birşey çarptı resmen bana. Kafam allak bullak, apar topar giyindim, teyzemle atladık taksiye, onların sürekli gittiği bir hastaneye.
Güneş yolda inleyerek uyuklarken kalbim...
Anne olanlar nasıl bir his olduğunu bilir.
Bilmeyenler için tarif etmem gerekirse kalbim kıyma makinesinde çekilir gibiydi. Evet tam olarak böyle. Aklımda çeşitli alternatifler, telkinler, anneannemin öğrettiği dua ama kalbim kesinlikle o an orada değildi.
Acilin kapısında kustu. Bu da ilk kez oluyor ve çok çok korktu bundan. Ateşi 38'di. Hemen şurup verdiler. Yarım saat içinde düştü ateşi ve derin bir uykuya daldı.
Çocuk doktoru çok ilgiliydi. Muayene sırasında ateşi azaldı, biraz kendine geldi, etrafıyla ilgilenmeye başladı ve ben de normale döndüm.
Eve geldiğimizde geriye köm köm öksürük ve boru gibi sesiyle nazlı bir bebek vardı.
Aradan geçen 3-5 günde öksürük azaldı, grip babaya devredildi ama artık içimi bayan nazı yerinde.

Yürü be Melek Güneş, kim tutar seni!!!

16 Kasım 2009 Pazartesi

Akşam misafirlerim gelecekti.
Sadece hanımlar olduğu için eyp, yemekten sonra çıkıyordu.
Oğlanın bezi, kızın çorabı derken, 'Hadi bakalım anneye' dedi babası ve Melek Güneş, karşı koltuktaki annesine 6-7 adımda ulaştı :)
Sonra yine babasına, yine annesine... 10 dk.dan fazla sürdü bu. Ağzı hep açık, mır mır konuşarak, çığlık atarak attı adımlarını, 14. aya 2 gün kala mest etti bizi..

Kahvaltıda, muhallebide, sütte.....

14 Kasım 2009 Cumartesi



Her yerde gün boyu tükettiğimiz şey, pekmez, Melek Güneş'le.
Bir uçtan Manisa'ya bağlılımız sayesinde her yaz sonu tazecik kuru üzüm ve pekmezimiz gelir. Bu sene ise Melek Güneş nedeniyle çok çok fazla geldi.
Kızıma yaptığım muhallebiye şeker yerine pekmez koyuyorum.
Sütüne de bala alternatif oldu.
Yaptığım minik bir araştırma sonucu öğrendim ki;

*Pekmez, thiamin, riboflavin ve demir açısından baldan daha zengin..
Thiamin, B1 vitamini ve vücutta depolanamadığı için devamlı takviye edilmesi gerekiyor, merkezi sinir sistemi sağlığının korunmasında ve zihinsel fonksiyonun gelişiminde çok önemli rolü var imiş.
Riboflavin ise B2 vitamini ve deri ve göz sağlığı için çok çok gerekli imiş.

**Pekmez, özellikle günlük kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gereksiniminin büyük bir kısmını karşılıyor.

***İçerdiği %80'e yakın karbonhidratın tümünün glikoz ve fruktoz halinde olması sindirim sisteminde parçalanmaya gerek kalmadan kolayca kana geçmesini sağlar.

****Pekmez, C vitamini içeren limon ve portakal suyu gibi içeceklerle beraber tüketilirse, vücut demir elmilimini daha fazla ve hızlı bir şekilde yapma olanağı bulur.

Özellikle hamileler ve emzirenler ihmal etmesin.
Sadece süt, oğluma gaz yaptığı için içemiyorum. Her gün 2-3 kase muhallebi yiyorum o yüzden. Sütü arttırdığına %100 garanti veririm.
Minikler için de şekerden çok daha faydalı. Yazın suyuna bir tatlı kaşığı koyardım Melek Güneş'in. Suyu da daha zevkle içerdi. Şimdi de arada şurup gibi veriyorum.
Miniklerimiz hasta olmasın, içeriğini bilmediğimiz ilaçlara ihtiyacımız kalmasın, ok??
Öpmedik sizi, yasakmış çünkü...

Jared Flood

13 Kasım 2009 Cuma



Böyle de bir eleman var.
Çook uzaklardan okuyanlarım varsa :P Atlanta senin, Seattle benim geziyor, matematikçi gibi formül çıkarıp orjinal dizaynlar yaratıyor, kurs veriyor.
Henüz 26 yaşında ama workshop'a katılmak isteyen 5000'den fazla kişi varmış sırada.

Her annenin hayali..

11 Kasım 2009 Çarşamba



..çıldırmadan yemek yedirebilmek :)
Bu minik adamcıkları süslemek, yemek yapmak sayılır mı? :)

Gergin elf, sabırsız eyp, tembel melek güneş

10 Kasım 2009 Salı



Biliyorum olacak birgün, biz de göreceğiz kızımızın tıpış tıpış yürüyüşünü ama ne zaman????

İki ailenin de ilk torunu olunca gelişimi hepimizi derinden etkiliyor.
İlk dişi 9 aylıkken çıktı zar zor.
Emeklemesini bekledik tam 9 ay boyunca.
Melek Güneş haftaya 14 aylık oluyor
ve hala yürümüyor..
Tüm evi duvarlara,koltuklara tutunarak tavaf ediyor resmen gün boyu.
Oyuncağıyla oynarken de hep ayakta.
Yani fiziksel olarak bir sorun olduğunu sanmıyoruz.
Zaten doktoru da çok sağlam bastığını, emeklemenin rahatlığına alıştığı için, hız kesmeden istediğine ulaşabildiği için yürümediğini söyledi.

Ayakkabılıkta oynarken de farkında olmadan hiçbir yere tutunmadan ayakta dikeliyor. Anlayınca tedirgin olup hemen oturuyor.
Sıralarken her çocuk kadar düştü poposunun üstüne, 2 tane de yataktan düşüş anımız var ama çok sarsıcı değildi onlar da.
Bir ara eyp ile karşılıklı oturup aramızda yürütüyorduk. Birkaç adım atıp oturuyor, kikir kikir gülüyordu.
Sonra yine kendi haline bıraktık, üstelemeyelim dedik.
Kısa bir süre yürüteci oldu, rahat hareket edemediği için sıkıldı, onu da bıraktık.
Bugünlerde ise poposu havada, başı aşağıda duruyor birkaç saniye. Kafasını kaldırsa ayağa kalkacak yani anladınız dimi pozisyonu, ama yapmıyor işte..
Yazın ayakları çıplaktı, şimdi de çorap, patik oluyor. Sürekli ayakkabı da giymiyor.
11 aylıkken yürümüşüm ben, eyp de öyle yaşında falan..
Bu tembel kime çektiyse!!

Bayrama kadar yürümesini umuyorum şimdilik.

Şimdi, deneyimli anneler;
Bu okuduklarınızda bizim yaptığımız bir hata var mı?
Ya da ne yapabiliriz?
Bu arada kardeşiyle ilgili bir durum olduğunu da sanmıyorum.
Çünkü Uluç Ege, kucak delisi bir bebek değil, emzirip yatırıyorum, gazını Melek Güneş'le beraber çıkarıyoruz, yüzüstü yatırıyorum pıtpıt yapıyoruz, ovuyoruz sırtını.
Yıkarken tası Melek Güneş tutuyor, beraber yıkıyoruz kardeşini.
Üçümüz beraber oynuyoruz ya da birisi babasında birisi bende.
Kıskanmaması için elimden gelen herşeyi yapıyorum yani..
Ooff böyle işte...

Bayıldımmm

9 Kasım 2009 Pazartesi



Büyük yüzüklere bayılırım..
Daha önce de yazmıştım.
Şimdilik 2 tanem var.
Bunları çooook sevdim.
Dahası burada imiş..

Anne olunca anladım...

5 Kasım 2009 Perşembe

Yıllarca zeytinyağlılar dahil soğuk hiçbir yemeği yemeyen, bazen sofraya ılık yemek getiren annesine salak salak tafra yapan ben az önce buzdolabından çıkardığım karnıyarığı yedim. Çünkü çocuklar uyurken bulaşık mak. boşaltmam, çamaşırları sermem gerekiyordu.
Anladım ki, insan soğuk yemek yiyince ölmüyormuş ve nazını bir tek annen çekiyormuş...

Aaaaa!!!

4 Kasım 2009 Çarşamba


70$'a çingen beşiği, nasıl??

Gül...

Bloglarda bir gül modasıdır gidiyor.
Bazıları gözüme abartılı görünse de el yapımı sade olanlar çok hoşuma gidiyor benim de. Kolye olarak takamam belki ama taçta ve yakada broş olarak çok güzel. Bunlar da benim beğendiklerim. Yapamıyorum zaten şu günlerde vakit ayırmam imkansız. Vakti ve daha önemlisi becerisi olanlara fikir olsun bari :)

G1




G2





G3



G4





G5




Benim favorim, saksıdaki beyaz güller ve minik küpeler.
Bu arada Melek Güneş'in kulaklarını deldirdim geçen hafta.
Epeydir aklımdaydı ama bir türlü cesaret edemiyordum canı acır diye.
Ama içimdeki minik renkli top küpe aşkı, onun benim takılarıma olan merakı, yıllardır belki kızım olur diye sakladığım minik incik boncuklar ağır bastı. Arkadaşımla sağlık kabinine gidip deldirdik.
Epey ağladı ama eve geldiğimizde aynanın karşısına geçtik. Ben kendi küpelerimi gösterdim, onunkilere baktık. O zaman anladı sanırım ve çok sevindi. Küpelerini tutarak uyudu öğlen olduğunda. Şimdi cicilerin nerde diye sorduğumuzda kulaklarını gösteriyor :)

Amaan öfff!!!

3 Kasım 2009 Salı

Hülya'nın yazısını okudum. Ohh rahatladım, kendime yandaş bulunca.
Benim de var öyle hadi canım deyip yarıda bıraktığım blog yazıları.
Çocuğu paytak paytak değil dimdik, sapasağlam adımlarla yürüyormuş...
Günde bilmem kaç kalori protein, ... mg vitamin alıyormuş...
Yaaa bırakın allaaaşkına kimi kandırıyorsunuz.
Sonuçta hepimizde var birer hatta bazılarında ikişer :) çişli. Hepsi de çook şükür sağlıklı görünüyor ve türlü haylazlıklar yapıyor.
Kanal 1'de haberleri sunan bi abla var, onun sözüne bayıldım: Mükemmel anne yoktur, mutlu anne vardır.
Hangimiz her gün ama her gün mükellef bir kahvaltının ardından meyve salatamızı yedik, öğle yemeğinin akabinde muhallebi, etli sütlü akşam yemeğinden sonra yoğurdumuzu hüpletip heeeer akşam aynı saatte yatağımıza gidip deliksiz bir uyku çektik?



Evet diyenler yazının devamını okumadan o mükemmel hayatlarına devam etsin.
Hayır diyenlerse çocuklarından da böyle bir monotonluk beklemesin.
Tabii ki belli kurallarımız, rutinlerimiz olacak çocuklarımızla ilgili.
Ama hiç olmadığımız kadar mükemmel olmalarını bekleyemeyiz onlardan.
Büyük düşünür Met-Üst'ün dediği gibi;
'Herkes 'Bu çocuk okusun.' der ve 'Kendini kurtarsın.' Çocuk okur fakat kendinden kurtulamaz.'
İşte bu yüzden beni kapının önüne boşaltılmış ayakkabılık, teki bulunamayan terlik, çoraplar, alt üst olmuş mutfak çekmeceleri zerre rahatsız etmiyor :)



Amaaa;
Beni kimse bu iki boncukla Burger'a sokamaz, o ayrı.. Zaten tavuktan insana ancak bu kadar çevrilebilen o iki salak sarışından sonra hiiiç girmem.
Evime salam, sosis... vs giremez.
Karıştırılan çekmeceler deterjandan, delici, kesici.. her türlü tehlikeden arındırılmıştır.
İşte böyle minik önlemler dışında, benim çocuklarıma yaramazlık serbest, şımarıklık yasak!!
Maa yaptık herkesi..
(Melek Güneş bu sesi çıkararak öpüyor bizi)

Açılıma inat; Nefes Vatan Sağolsun!!!!