Kaptan büyük sınavda!!!

31 Mayıs 2011 Salı

Bugün eyp, Fransa'ya gidiyor..
8 kişilik mürettebatıyla, Infinity'i görücüye çıkarıyor.
Şimdi tek dileğim, 4'ü karasız 7 günü sıkıntısız geçirip Fransa'ya ulaşabilmesi..Sonra fuarın güzel geçmesi, sonrasında kısa bir turla yuvamıza 1 ay kadar sonra sağ salim dönmesi..
Artık tüm blog yazılarım onun takibi için..


OİP görmesin :)

30 Mayıs 2011 Pazartesi


O çok dalgasını geçer çünkü epru şallı'yla :)
Ama Melek Güneş, her sabah mutlaka yapar filatesini :)

Mayıs biterken biz...

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Çoookça fotomuz var bu ara :)
eyp, kendine yeni bi tel. alınca, onunki bana kaldı. Aslında yeni teli bana teklif etti önce, ama hiiç gerek yok, Uluç Ege, ayfon mayfon dinlemez, çökertir onun dokunmatiğini 2 dk.da. O yüzden ben yine 2. eli tercih ettim. Yatıp kalkıp poz veriliyor :)
Normalde didişmeler, çekişmeler başladı aslında. Eskiden Melek Güneş, kardeşine kıyamaz, dişlerini sıkıp sinirlenirdi kendi kendine. Artık o da gözü açtı, saç baş giriyolar bazen. Genelde uzmanlar, ki onlar beni ve çocuklarımı tanımadıkları için atıp tutarlar genel genel, hakem olmayın, diyor. Aslında doğru bi yandan, ben de bişeyi paylaşamadıklarında, ki en çok didişme bu anlarda oluyor, taraf olmuyorum, başka şeyle ilgileniyormuş gibi yapıyorum. O zaman dalıyorlar birbirlerine kafa göz. Şşşşt dediğimde herkes kuzu. Abaaa all, egecim verir misin şunu..şeklinde kraliyet nezaketi :)



Bir de elimde teli gören, birbirine sarılıyor..


Arada kuzenlerle buluşmaca, parkta koşturmaca, yeme içme, gezme tozma..




Çoook kolay bir poooça öğrendim bu arada.
Çok pratik olduğu için hoşuma gitti, çok faydalı şeylerle yapılmış birşey değil ama harcına koyabilirsiniz besleyici tuzluklar..

2 paket kabartma tozu
1 su bardağı yoğurt
Yarım su bardağı sıvı yağ
Un

Bu hamurun içine dereotu, maydanoz, nane, çökelek... koyuyorum. Bizim yoğurt ve çökeleğimiz rahmetli Serdarımızın annesi, yengemizden gelir..Nane bahçeden :)
Öğle uykusundan uyanan hüpletir..

İnsanlığın umurunda olmayan bizim minik adımlarımız...

10 Mayıs 2011 Salı

Nedir bunlar anlatıyorum hemen. Çünkü öğle uykusu saatleri eskisi gibi 3'ü bulmuyor:(
Birazdan dizilirler yine önüme :)

** Nisan ayında hepimiz hastalandık. Hepimiz derken S.annem, M.babam ve tabii ki çocuklar da..Aslında bi eyp kaldı grip olmayan, günlerce böbürlendi bünyesiyle, sonra olmadık bişey geldi onunla da başımıza..O da bir diğer madde olsun..
UE, ateşlendi. İlk kez 40'ı gördük onunla. Çok üzüldüm, kıyamadım..2 gece uyumadım..




Onunki biter bitmez MG'nin ateşi başladı. Abla olduğu için kendisi, 3 gün-gece yükselip düştü ve ben tabii o 3 geceyi eyp ile nöbetleşerek geçirdim.
O arada farkettim ki bu emzik olayı artık bi sonlanmalı. Çünkü burun tıkalı, zor açtırıyorlar, hele UE kafası kadar cümükle yaşayabilir, hiç rahatsız olmuyor. E, o zaman da emzik ağızda burun tıkalı, uyku heder oluyor..
MG desen 2,5'u doldurdu, ne garii buuu, goca gız ne emiddurmalı endeenii!! demeye başlayınca herkes, ben de silkelendim, hastalığın bitmesine yakın son doktor kontrolünde doktor teyzeye bi kaş göz, 'Hadi atalım çöpe' deyince kıramadı onu. Hastalıklar biter bitmez İzmir'e gittik. Orda ızdırap günleri başladı işte..
Mg, tanınmaz bir hale girdi. Özellikle uykusu geldiğinde, son günlere doğru da baba ve Bodrum özlemi başlayınca, vara yoğa ağlamalar, hatta yatarak tepinmeler, saç baş yolmalar..Hiçbişeyden memnun olmadı, ne güzel yerlere götürdüm, 'Herşey var burda ama emzik yok işte' dedi hep..





Bodrum'a gelince biraz daha düzeldi, şimdilerde tamamen unuttu..
UE, zaten her zaman çok çabuk avunan bir çocuk olduğu için, belki de klasik bir erkek olduğundan çok da sallamadı bu durumu..

**Ama en güzel gelişme MG'nin şu çok gözümde büyüyen tuvalet durumuydu. Geçen yaz başlamak istedim ama hep kardeşi gösterip o da istedi bezi. Ben de çok üstelemedim. Birkaç denemede olmadığını görünce kaldırdım lazımlığı. Ama yaklaşık 1 aylık çalışmalarımız sonuç verdi, özellikle İzmir'de ananesinin çok yardımı oldu bu konuda..






Aslında tavsiye vermeyi sevmiyorum çocukla ilgili konularda, her çocuk gelişimiyle ve cücük tarzlarıyla farklı ama tuvalet eğitiminde bizim faydasını gördüğümüz cümle şuydu: Çişle, kakayla vedalaşmak :) Her seferinde lazımlığı klozete o döktü, bazen minik klozet kapağına da yapıyor, sifonu çekmeden önce mutlaka UE'ye gösterip onay alınıyor, sifon çekilince 'Hoşçakal çiş, anne çişin yanına git, soona bi tane daha göndercem' Bizim olayımız budur!!

** Canımızı sıkan tek olaysa, eyp'nin geçirdiği iş kazası. Teknede elini bir makineye kıstırdı, sol işaret parmağı kopuyormuş nerdeyse.. 5 dikiş, 3 hafta kapalı, açılınca da 2 aya yakın fizik tedavi verildi. Çünkü tendon kopmuş, o tutulup, dikilmiş, his kaybı olup olmadığı , eskisi gibi oynatıp oynatamayacağı açılınca belli olacak. Gerçi onun da dediği gibi, ailede 3 fizyoterapist var, halletsinler artık:)
Abijim, eşi ve kuzen damlacık. O da bu ay mezun oluyor, ilk hastası eyp olacakmış, hiç aklımıza gelir miydi? :(
Çocuklar da çok etkilendiler. MG, her akşam, 'Aaaa, yine geçmemiş' diyor. UE de herkese parmağını gösterip 'Babaa,uff' diye anlatmaya çalışıyor..

** Daha yıldızlı madde çoook ama benden bu kadar şimdilik..
Öpüyoruz hepinizi...

Aaa, blogcuğum burda kalmış :(

5 Mayıs 2011 Perşembe


Canım ananeciğim bir vecizesiyle başlamak isterim aylar sonra..
Deli götüyle oynar gibi oynamayın şu bloglarla artık!!!
Hem yazmaktan hem başka blogları okumaktan soğudum valla..
Bir sürü şey yaşadık aylardır, güldük, eğlendik, sıkıldık, hastalandık, gezdik, dolaştık, büyüdük... anlatmak gelimiyor ama içimden.. Ben şu anda yazarken bile, dangalağın biri zort diye kapatıverecek gibi geliyor blogcuğumu..
Oysa ne umutlarla yazmaya başlamış, ne güzel şeyler paylaşmış, ne çok arkadaş edinmiştim.. Hiç şaşırmadan görüyorum ki, önceden severek okuduğum tüm arkadaşlarda da aynı bezginlik, boşvermişlik, isteksizlik..
Bizi bu hale getirenler utansın!!!