Pffff!!!!

30 Temmuz 2009 Perşembe

10 günlük bekleyişin ardından toplamda 24 saat bile göremeden indi yine denize kaptanımız. Bir zamanlar şu an çalıştığı tekneye kaptan olabilmesi için ettiğim onca dua feci halde tutmuş, yüzünü göremez olduk.
Bu yarım güncüğe çoook güzel bir deniz sefası, minik bir alışveriş turu, kuzenlerle muhabbet, gece 4 kişi süpper bir uyku sığdırdık. Benim ve oğluşumun dışındakiler çoook güzel uyudu tabii yine.
Ben son 3-4 haftadır bölük pörçük, hafif sancılı, ağrılı, su ve süt molalı uykularla debelendiğim için bu gece de aynısı oldu. Sabahsa bacak içlerimde şiddetli bir ağrı ve karnımda sertlikle uyandım.
Bir sonraki randevumuz 3 ağustostaydı ama doktorumu aradım ve paldır küldür gittik hastaneye. Melek Güneş her zamanki çantasını koluna takıp babaneye paslandı, ben de nstye bağlandım.



Sonuç: Oğluş, Melek Güneş'in aksine tamamen dönmüş ve yola girmiş durumda. Ağrılarımın nedeni bu. Geçen senede böyle olsaydı ne güzel normal bir doğum yapabilcektim bu seferki de öyle olacaktı ama bilenler bilir Melek Güneş, kordonunu çok sevdiği için epey bir sarılmış, dolanmış haldeydi.
Her neyse önemli olan tabii ki her iki bebeğimi de sağlıkla kucağıma alabilmem. Son 15 günde 600 gr daha almış ve 2800 olmuş oğluşum. Çok sevindim. Artık tek dileğim, 20-24 ağustosa kadar onu sağlıkla taşımak ve biraz daha kilo aldırabilmek.

Giderken...

26 Temmuz 2009 Pazar



Bilerek mi yanına
almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı
çukuru

Güveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar

Beni senin gibi
bir de annem terketmişti
ki göbeğimde durur
onun yokluğundan
bana kalan
çukur

S.A.

Ben bugün...

-...arkadaşım pln için dua ettim, yarın oğluşuna sağlıkla kavuşsun diye..

-..canım babam yalnız kaldı evde. Sıcaktan tansiyonu düşmüş, neyse ki gnhnmlar ilgileniyo, aklım hep onda..


-...Abijim'in her tel arayışı başka bir ülke kodlu bugünlerde. Kamp için Viyana, birinin ameliyatı için Dusseldorf derken beynelmilel bir insan oldu çıktı.












-...Özlem Akın'ın takılarına ba-yıl-dım!!! Yerim ben bunları, nasıl yetenekli kadınlar var, insan kendinden utanacak!!

-..dün akşam 21.00 falandı, melek güneş uykuya direnirken msnde eyp 'Limana yanaştım, isterseniz dernek kahvesinde buluşalım.' dedi. İstemez miyiz hiç yaa, koştuk hemen. Vişne limonlu dondurmayla uyuyan Melek Güneş'i izledik. Bi ara uyandı, kimin kucağında olduğunu farketmeden etrafa bakındı dombili gözlerle, babasının kucağında olduğunu anlayınca yüzünü göğsüne kapatıp devam etti tatlı uykuya..

-...eve geldiğimizde saat 00.15 olmuştu. Bodrum'da trafik feci. İnanılmaz bir kalabalık var. Bir kez daha aşık oldum Müskebi'nin huzuruna. Otoparka girer girmez Hande Ataizi'ni gördük. Dakka bir, gol bir. Su gibi dedikleri bu olsa gerek, annem bayıldı. Gerçekten çokçokçok güzel bir kadın..


Aynı post içinde Denizlispor'u, pln'i, Güllü ve birçok ünlüyü buluşturdum. İlginç oldu..

Hang Drum

24 Temmuz 2009 Cuma

2 İsviçreli tarafından icat edilen ananemin kazan kapaklarından bozma müthiş bir alet. 1500 $ gibi bir maliyetle ve özel siparişle yapılıyormuş diye okudum. Dinlemek ücretsiz ama, benden size minik bir kıyak..,


Yokuşbaşı





"Yokuşbaşına geldiğinde Bodrum'u göreceksin
Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin
Senden öncekiler de böyleydiler
Akıllarını hep Bodrum'da bırakıp gittiler"

Halikarnas Balıkçısı

..çünkü kirlenmek güzeldir...

23 Temmuz 2009 Perşembe

Hayırdır...

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Tanya, bir süredir severek okuduğum bloglar arasında. Özellikle son yazısındaki saç modeli aklıma takılmış olacak ki rüyama bile girdi geçenlerde :)
Blog sahibi ile çook güzel bir kırtasiye açmışız, müşteriler dolup taşıyor :P
Gördüğüm rüya bir yana, aklıma ilginç yorumlar geldi.



Tekel büfesi sahiplerinin kendilerini 'İşletmeci' diye tanıttıkları bir alemde işin ünisini 2 farklı alanda diplomalandıran biri olarak, 2 çocuk annesi şeklinde bir süre serbest piyasa ekonomisinde sadece 'tüketici' şeklinde yer almak içten içe beni kemiriyor herhalde.
Her neyse, cari durumdaki gelişmelerle biz de planlarımızı hayata geçireceğiz, limited olarak hayalindeyim...

PS 1: Post yanlış anlaşılmasın. Durumdan kesinlikle şikayetçi değilim, tamamen kendi bizatihi kişisel tercihim. Ve fakat zaman zaman bünye alarm veriyor, içindeki girişimci ruh varlığını hissettiriyor.

PS 2: Post, saat 03.15'te garip bel ağrıları eşliğinde yazılmıştır. Hakkaten hayırdır...

Hafta 35 mi?????

21 Temmuz 2009 Salı

Geçtiğimiz günlerde, hangi gün olduğunu hatırlamıyorum- zira günler faldır foş geçiyor, oğluşla kontrolumüz vardı. NST, 1 ağustos...gibi kelimelerle bünyem alarm verdi, yusuff yusuff!!! Oysa ben bu hamilelik durumunun böööyle devam edeceğini falan düşünmüştüm. Sanki daha aylar var gibiydi. Zaten 20 ağustostan sonra olması bekleniyordu. Ama baktım ki hafta olmuş 35!!! Hemeeen Melek Güneş'i anneanne ve babaanneye emanet edip yatış pozisyonuna geçtim son birkaç gündür. 34. hafta sonu itibariyle kilo 2300 gr, ortalama içinde ama doğmak için tabii ki çok erken.




Bu arada Melek Güneş, önüne geçilemez bir hızla büyüyor, hepimizi şaşırtıyor her geçen gün. Kucağıma almasam da her an yanımda, emekliyor, sıralıyor, koltuklara desteksiz ulaşıyor.. falan.. Bu dönem yapması gereken her türlü gelişimi ve yaramazlığı yapıyor. Cingöz bişey olması eyp ile beni mest ediyor. Bu da geçen hafta çıktığımız yemekten. Mekan tabii ki Yahşice :)

....

19 Temmuz 2009 Pazar

10 günlük tur mu olur beeaa????



Ömür

18 Temmuz 2009 Cumartesi




Ömür dediğin üç gündür, dün geldi geçti yarın meçhuldür...

O halde ömür dediğin bir gündür, o da bugündür....

Emzirme-me

17 Temmuz 2009 Cuma


ÇocuklaÇocuk, severek takip ettiğim sitelerden biri. Şu yazısını okuyunca önce yorum bırakmak istedim ama yorum bir post uzunluğuna ulaşmaya başlayınca burada yazayım istedim. Konu kısaca, toplum içinde bebek emzirme.
Benim de dikkatimi özellikle anne olduktan sonra çeken bir konu bu. Tabii ki herkes aynı şartlarda yaşamıyor. Otomobil, emzirme minderi, süt sağma makinesi gibi extra lüksleri yok her kadının. Ama bu bir neden olmamalı.
Geçenlerde misafirimiz olan bir komşu hanım mesela. Tamam, sadece kadınların olduğu bir gündüz oturmasıydı. Ama rica edip yan odaya geçse ya da arkasını biraz dönerek ya da bir minik tülbentle örterek yapsa daha hoş görünmez mi gözümüze? Lönk diye 5 kiloluk memeyi gözümüze sokar gibi çıkarınca daha mı çok geliyor bu süt?
Aynı şey arkadaşlarımızla gittiğimiz bir restorantta da oldu.
Biz önceden yerleştik, eyp de arkamızdan geliyordu.
eyp tam yanına oturacaktı ki 2 yaşında danacık kızının ağzına memesini tıkıştıran arkadaşımı gördü ve tabii ki hemen arkasını dönerek çaprazındaki sandalyeye geçti.
Modernlikle laubaliliği karıştıranlara yazılmış bir post olsun, herkes memesine sahip çıksın.

Gecikmiş mim olayı ve caaanım gözlüğüm...

Gn'im mimlemiş, daha geçenlerde söylemiştim yazın pek parfüm kullanamıyorum diye ama üstüne eyp teli de gelince tam oldu. Yazayım bari dedim, üşenmedim bi de fotoladım, kıymetini bil bak gnhnm, onca işin gücün arasında.
eyp'nin turları son sürat devam ediyor. Özellikle adalara gitmek istedikleri için de elinde her zaman bir liste olur gitmeden. Bu sefer beni de düşünmüş, sağolsun, :P , 'Ne istersin?' diye sordu.




İlki tabii ki üni yıllarından hatıra, eyp'ye göre onu tavlama metodum, kaldı ki kendisi tavladı beni, o da ayrı bir tartışma konusu, Burberry Weekend. Çoook özlemişim kokusunu, gerçekten de bana o günleri hatırlattı.
Bir de gurumuz gnhnm'ın tavsiyesiyle Issey Miyake almış. Çoook sevindim. Bissürü tester vermiş satıcı. Versace Crystal Noir biraz ağır gibi ama bayıldım ona, listeye eklendi :)
Benim diğer kokularımsa, Gucci Rush. O da geceleri çok az miktarda iyi gidiyor. Bir de Oriflame'de 40 yılda 1 indirime giren, o yüzden minik boyuyla takıldığım,ki çantada da iyi oluyor, Divine var.
Bu arada testerların arasında taaam 6 yıl önce canım babamın doğum günü hediyesi olarak aldığı gözlükçüğüm var. 6 yıldır günde 12-15 saat kullandığım, artık vücudumun bir parçası haline gelen, sürekli miyoplar bunun anlamını iyi bilir, Melek Güneş'in hırpalamasına dayanamadı, üstüne bir de bugün kapıya çarpınca yüzümü, nasıl oldu hala anlamadım, mat oldu artık. Düzelemeyecek şekilde gitti. Onun kadar sağlam, kullanışlı ve güzel bir model bulabilir miyim bilmiyorum. Amma bağlanmışım ya gözlüğe, gerçekten bir parçamı kaybetmiş gibiyim :(

İkoncan

7 Temmuz 2009 Salı

Yaz geldi. Anlamını çözemediğim 'İkoncan'lar sardı Bodrum sahilllerini. Gerçi bizim yalımıza giremezler tabii ki ama bi tanecik de yakışırdı. O da buradaaa!!!


Modda

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Bu aralar gecelik-pijamaya fena taktım. Malum 2. doğuma ramak kaldı. Bir süre hastanede ve evde olacağım. O yüzden benim için önemli olan yatıp kalkarken, emzirirken rahatlığı ve gelen arkadaş ve misafirlerin yanında şıklığı.
Bunlar nette göz gezdirip beğendiklerim. Özellikle Ayyıldız'da ve Ten'de epey indirim var. Meraklısına...
1- Dagi
2- T-Box
3- Ten
4- Ayyıldız







Hmmm...

5 Temmuz 2009 Pazar

Eveet..
O günler geldi sanırım.
Her günün aslında tempolu devam ettiği ama geneli düşünürsek zamanın bir türlü geçmediği o son haftalar..
Ve başladı. Bünyem buram buram süt kokuyor. Her hamilede oluyor mu bu durum bilmiyorum. Ama tüüüm giysilerimde aynı koku var.
Aslında bu ilginç bir durum. Geçen sene, hamileliğe, doğuma.. öyle bir odaklanmıştım ki sonrası aklıma dahi gelmiyordu. Başkalarının bebeğini, hele hele yeni doğmuşsa kucağıma alıp sevmekten hazzetmezdim.



Birinci neden, zarar verme endişesi
İkincisi ise lüzumsuz teyzelerin sıra sizde artık mimikleri
Her neyse, bu yüzden yeni doğmuş bir bebeği nasıl tutacağım, ona nasıl bakacağım sorusu aklıma bile gelmemişti.
Taaa ki sezaryan çıkışında, herşey bittiğinde, ben epidural ve mutluluk sarhoşu iken aneztesiztin şu sözlerini duyana dek:
'Dışarda aç bir minik canavar seni bekliyor. Hazır mısın anne?'
Anaaam!!!Hakkaten yaa!! Onu ben emzireceğim. Bu neden gelmedi daha önce aklıma??
Bu seferse, bu koku uyandırdı beni. Psikolojik olarak daha hazırım sanırım şu emzirme olayına. Melek Güneş için 3,5 aylık maalesef mama destekli emzirme süresinden sonra daha iyi bir performans bekliyorum artık kendimden.

Oğul...


Eskiden olsa, 'Ayy, ne hoşş çocuk..!' diye iç geçireceğim -ki yaklaşık 7 yıldır kimse için böyle birşey söylemedim cidden- yine ki bu da eyp'ye tekabül ediyor, içimden gelmiyor sanırım söylemek- her neyse, böyle düşündüren tipler için nedense son günlerde, 'Yaa benim oğlum da 20 yıl sonra böyle şirin olsun..' diyorum.
Nedir şimdi bu 'Dünya ahiret bacım' halleri?? Olmuşum yani ben artık :)
En son da onun için söyledim bunu.
Şirin çocuk hakkaten. Bi de aptal aşık halleri çok tatlı..

Mimmmm...

Sevgili Esin mimlemiş beni, kendisi öğretmen olduğu için, ödev addediyorum bu mimi, hemmmeen yazıyorum hocam :)



1- Kullandığım parfüm: Aslında yazın parfüm kullanmayı pek sevmiyorum- gece dışarı çıktığımız zamanlar bikaç fısfıs sadece, özellikle hamileyken çok ağır geliyor bana başkalarının parfümleri bile. Ama sabah kalkar kalkmaz ve gün içinde mutlaka koltukaltı roll-onu kullanıyorum. Sürekli bittiği için her seferinde farklı birşey deniyorum. En son aldığım Lady Speed Stick. Ama bugüne kadar en sevdiğim Amway'in roll-onu oldu. Hem çok uzun süre kullandım, hala bitmedi. Hem de çok doğal kokusu var.
Bir de gündüz dışarı çıkarken Oriflame Divine hoşuma gidiyor. Ama o da birkaç fısfıs sadece :)

2- Kullandığım kremler: Yüzüm için daha önce de bahsetmiştim, Lirene serisi. Giderek genişleyen bünyeme de Melek Güneş'in Johnson's Baby Vücut Yağı süper. Yurtta bir arkadaşım saçları için bile bebek ürünlerini kullanırdı. Denemek lazım aslında :)

3- En son okuduğum 3 kitap: Allahımm!! İşte çuvalladığım soru :( Hem de benim gibi bir seferde 2-3 kitap okuyan biri için. Çooook üzgünüm ama yaklaşık 9 aydır- ki bu da Melek Güneş'in doğumuna tekabül ediyor, kitap okuyamıyorum. Çooook kötüyüm :(
Tempoya alışınca başucu kitaplarım olacak yeniden elbette ama şimdilik maalesef...
Ama kitap etiketi altında bir zamanlar tavsiye ettiklerime bakabilirsiniz :P

4- En son aldığım 3 ürün: Hastane çantam için Marks&Spencer'dan pijama takımı ve terlik, 2 arkadaşımın yeni doğan bebekleri için de bebek uyku seti.

5- Seyrettiğim 3 dizi: Neredeyse ilk bölümünden beri Bir Kadın Bir Erkek, rastlarsam Melekler Korusun- Hümeyra için en çok, bir de yine işim yoksa Sex& The City- Saç, makyaj ve kostümler 2000'lerin başında bile çook güzel...

Ben de mimliyorum onları....
Gnhnm, Uğurlu Gelecek ve yeni takipcim olan ve sanırım yeni bir blog yazarı, hem tanıtmış olurum böylece :P Yıldız Düşlerim...

Ağlayan Flipper

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Bir zamanlar tvde çok görürdük Savaş Karakaş'ı. Kimdi, nasıl programlar yapardı hiiiç hatırlamıyorum aslında. Ama epeydir ne zaman rastlasam izlerim İzTv'de Sudaki İzler'i.
Bugün Ağlayan Flipper vardı. Çok hoşuma gitti.





Doğal yaşamının 10000'de 1'ine hapsedilen yunusların öyküsü.
'Herkesin ölmeden önce yapmak istediği şeydir yunuslarla yüzmek. Peki yunuslar insanlarla yüzmek ister mi?' diye soruyor..
Engin maviliklerde doğal yaşamlarını sürdürmeleri gereken memeliler onlar. Fakat zorlu eğitimlerden... geçip burunlarında top sektirmeyi, halka çevirmeyi öğreniyorlar. Zaten masmavi sularda senkronize hareket edebilen bu memeliler, bunu kovadan birkaç balık daha fazla kapabilmek için yapmak zorundalar.
Zaten hayatları yıllardır farklı şekillenmiş. Mitolojide ve dinlerde çok kutsallar. Fakat ülkemizde bir dönem Karadenizli balıkçılar tarafından hamsileri yedikleri gerekçesiyle günah keçisi seçilip avlanmışlar ya da resmen soykırıma uğratılmışlar. Zira dönemin hükümeti balıkçılara domdom kurşunu dağıtarak bu acımasızlığa yardımcı olmuş.
Olayın bir de çok daha farklı bir yönü var- Yunusla terapi. Bu işten ciddi paralar kazanan bir sektör var. Bir de çocuklarının zihinsel ve bedensel zorluklarının az da olsa düzelebilmesi için onlara umut bağlayan ebeveynler.
Ve fakat, yunusların böyle iyileştirici bir özelliklerinin olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış değil.
Yani birkaç ebeveynin, çocuğunun bu sayede düzeldiğini söylemesi ya da terapistlerin tavsiyesi bilimsel yeterlilik taşımıyor. - diyor birçok bilim insanı.
Zira, doğal yaşamından koparılmış, birkaç metrelik havuzlara hapsedilmiş bu balıkçıkların böyle bir özelliği olsa bile zamanla ortam ve yaşam şartları nedeniyle kayboluyor.
Ve yüzlerindeki o ifade.. Her zaman gülümseyen, mutlu flipper..
Bir eğitmenin söylediği söz çok acı:
'O ifade mutlu olduklarından mı?.. Öldüklerinde de zaten var...'

Belgeselin yayın saatleri burada....

Sıra sıra Melek Güneş

Vee Melek Güneş, günlük yaşamının %80'ini sıralayarak geçiriyor. Tadını aldı bir kere, ne oturmak biliyor, ne yatmak, ne de emeklemek. Tutunabildiği birşey varsa etrafta hedefe odaklanıyor :)

The Terrible Turk: Koca Yusuf



Hayde bre pehlivan bir kişilikmiş, hiç duymadığıma utandım.
İçlerinde Kel Aliço'nun da olduğu 115 güreşçiyi yendikten sonra, İkinci Abdülhamit'in teşvikiyle dünyaya açılmış, 130 kg ağırlığında 2.15 m boyunda devasa güreşçi-miz.
Önce Fransa'da, daha sonra ABD'de tüm rakiplerini yenmiş.
Hazin hikayesi de dönüş yolunda başlamış:

Bu maçlarda kazandığı 800 altını kemerine koyup 21 Mayıs 1898'te Fransız gemisi La Bourgogne'a biner.
Ancak sis yüzünden gemi Temmuz ayının başlarında İrlanda Bandıralı Cromartyshre çarpışıp ve batar. 800'den fazla yolcu can havliyle bulabildikleri filikalara atlamaya çalışır. Koca Yusuf da bu filikalardan birine yapışır.
Ancak filikada bulunanlar onun sandalı devirmesinden korkarlar ve kafasına kürekle vurarak ondan kurtulmak isterler. Ancak Koca Yusuf bir türlü filikayı bırakmaz. Bunun üzerine filikaya bulunanlardan biri ipler kesmek için kullanılan baltayı alarak Koca Yusuf'un bileklerine ardarda vurur. Sonunda bileklerinden kopan çelik pençesi filikayı bırakırken Yusuf da okyanusa gömülür.
Kimin 'barbar' olduğu da böylece kanıtlanmıştır sanırım :)

Sıcak yaz....

3 Temmuz 2009 Cuma





















Bir yaz daha böyle geçer...
Melek Güneş, bu sefer ciddi ciddi ağladı arkasından babasının. Abijim'e göre ise süper bi evlilikmiş bizimki böyle sezon aralı :) Bence de öyle aslında ama söz konusu miniklerim olunca dayanamıyorum bazen.
Bazen de diyorum ki, ben 20 yaşımdan beri yaşıyorum bu yazları.
Onlarsa duruma daha kolay adapte olabilecek gibi. Böyle yaşamayı daha kolay öğrenecekler.
Bu fotoğrafları gördüklerinde gurur duyacakları bir babaları var çünkü...

Pöööfff!!!


Yapış yapış bir sıcak var Bodrum'da. Müskebi'nin rüzgarı olmasa durulacak gibi değil.
Güneş uyanıkken klimayı açmayı istemiyorum pek. Ama bahçe içinde oturmanın eeen büyük dezavantajı çeşitli boy ve ebatlardaki haşarattan korunmak için kapı pencere kapalı, klima salonda açıkken odasında uyutabiliyorum kuzuyu. Tabii bunlar gündüz çok kısa süreli, mızmız uyuklamalar. Geceleri kısmen daha rahat. Ve fakat uyandığında benim yerimden kalkabilmem biraz zaman alıyor.
Allahımm!! Geçmek bilmeyen son haftalar!!
Dün gördüğüm ve hatırlamadığım tuhaf rüyaların etkisiyle hastane çantamı hazırlamaya karar verdim. Bikaç parça çıkardım dolaptan Güneş Hanım uyandı. Bu arada morallenmek için :P aldığım pijamam, yalnız benimki kahve-mavi puanlı...


Bu arada odasına öyle bir yayılmış ki şimdiden başladı klasik kardeş didişmeleri. İlk 5-6 ay ya da daha az olabilir bu sefer oğluş yanımızda beşikte olacak. O yüzden ona yatak, dolap vs almadık.
Zaten Melek Güneş'in dolabı var kocaman diyordum ki, dün bir baktım hanım sultan yayılmış odaya, her çekmeceden bişey çıkıyor.
Her iki ailede de ilk torun, anne-babanın bin tane arkadaşı olunca hediyenin de sonu gelmiyor. Küçülenlerin büyük bir kısmını sağlık ocağına vermiştim zaten. Çok kullanışlı olanlardan ayırdım kardeşine.
Evimiz zaten 85-90 m2cik olunca 2 kız, 2 erkek bu eve nasıl sığışıcaz bilmiyorum :) Komik, karmaşık, gürültülü günler bizi bekliyor....

Yılın annesi

1 Temmuz 2009 Çarşamba




11 yaşındaki kızını, FHM'de dünyanın en seksi kadını seçilen Cheryl Cole'a benzetmek için yılda 6000 sterlin harcayan, onu okula makyajsız göndermeyen kadını yılın annesi, bu rezalete katlanan kızını da yılın andalavı seçiyorum. İtirazı olan???