2010'larda çocuk olmak

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Kim demiş sadece 80'lerde çocuk olmak güzel diye?! *Her sabah büyükbabanenin kurabiyesini kumlu ellerle yemek *Duvarlara yapışmış son gortlangozları toplamak *Karınca yuvalarını bozmadan Alatepe Çıkmazı'nı arşınlamak *Babanenin çaykamasını en çok ayranla içmek *Nadir amcanın havuzundaki kurbağanın sesiyle uykuya dalmak, uyanır uyanmaz kümesten yumurtaları toplamak *En yüksek kumdan kale, topa en hızlı vuruş, en çok yaprak toplayış, örümcekten en hızlı kaçış.. yarışı yapmak *Tarladaki devasa solucana uygun ev hazırlamak, kutu eve yerleştirirken fazla sıkıp 'Neyse sen uyu artık' deyip yine kuma gömmek *Sezonun ilk dondurmasını yemeye kıyamamak, karıştırırken eritip, 'Muallebi bu kandırıyosun beni' tafrası yapmak *Annesine sırnaşan buzağıya özenip, anneye yılışmak, kokuşmak Bize hergün güzel.. *****

4 Mayıs 2012 Cuma

Tarih Nisan 1930.. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Marmara Köşkü'nde Türk Ocağı Tiyatrosu'nun açılışı nedeniyle tiyatrocular ağırlar. '' Siz, benim ta ateşemiliterlik çağımdan beri memleketimizde görmeyi candan özlediğim bir hayali gerçekleştirdiniz. Böylesine birbirine bağlı bir sanatçı topluluğunu kendi yeteneklerinizle hazırlayıp bize getirdiniz, gösterdiniz. Şimdi ben Devlet Başkanı olarak soruyorum. Hükümetten ne gibi bir yardım istersiniz?" ''Bir tiyatro okulu istiyoruz, Paşam..'' Vakit hayli geç olmasına rağmen, Başbakan İsmet İnönü çağırıldı.. Cumhurreis, Başbakan'a: ''Paşam, sizi rahatsız ettim, buyurdular, fakat önemli bir hususu size arzetmek istiyoruz", diye genç tiyatrocuları tanıştırdı. Haydi isteğinizi Paşa’ya tekrarlayın" İstek, İnönü'ye iletildi.. Gençler, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın elini öpmek isteyince.. ''Efendiler; hepiniz milletvekili olabilirsiniz. Bakan olabilirsiniz, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatçı olamazsınız. Sizler, el öpemezsiniz ancak sizlerin eli öpülür...'' *** Tarih yine Nisan ama 2012... Başbakan RTE, İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın Şehir Tiyatroları’nın başına bürokrat atamasıyla başlayan krizde, ''Despot aydınların bize nasıl akıl vermeye kalktığını görüyor ve o zavallılara acıyoruz. Soruyorum, yahu siz kimsiniz? Bu ülkede tiyatro sizin tekelinizde mi? Bu ülkede sanat sizin tekelinizde mi? Sanat konusunda söz söyleme ehliyetine sahip olan sadece sizler misiniz?'' buyurdular!!! 'Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında, devlet eliyle tiyatroculuk olmaz.' diyerek bilmediği, dahası araştırmaya tenezzül etmediği ve yine eli belinde cahil nutuklar atmayı seçmiştir.. *İngiltere’deki iki büyük tiyatro olan National Theatre ve Royal Shakespeare Company’den en küçük kasabalardaki tiyatro topluluklarına kadar herkes bütçeden pay alıyor. *Fransa’da Kültür Bakanlığı’nın en küçük köylere kadar inebilen bir kültür politikası var ve kültür alanında destek verilmeyen hiçbir şey yok. Kültürel İşler Bölgesel Müdürlükleri var. Onların belirlediği bütçe tarihi tiyatro kurumu Comedie Française’den en küçük kasabalara kadar her kademeye dağıtılıyor. *Almanya'da Devletin tiyatro için yıllık ayırdığı bütçe ise 500 milyon Euro. İçerik konusunda ise hiçbir kısıtlama olmaz, tiyatrolar kendi programlarını kendileri belirler. *İsveç’te Kraliyet Tiyatroları mevcut. Her yerel yönetimin kendi tiyatrosu var. Hemen hepsi aynı formatta bir sahneye sahip ve bu da kolay turne yapılmasını, tüm oyunların tüm halka ulaşmasını sağlıyor. *** Liste, uzar gider.. Rte yine farkını ortaya koyar!! ********************** Elif Mine Özbelen

İzmir-Bodrum- ve sonunda kitaplar..

1 Mayıs 2012 Salı

Geçen hafta İzmir'deydim.. Dedem kalp ameliyatı oldu. Neredeyse tamamen kapalı olan 3 damarı açıldı. Çok sıkıldık, üzüldük, bekledik ama sonuçlar çok iyi, her geçen gün iyi olmaya devam ediyor. Bizi esas yoransa dedem değil, anneannem.. Aklı pek yerinde değil.. Bazen evlendiği günde, bazen annemin bebekliğinde, bazen doğduğu köyde.. 5 dk arayla 3-4 kez dedemin ameliyatını duyup kısa süreli şoklar yaşıyor, sonra 'Prostat ameliyatı mı oldu deden ?' sorusuyla zihnine hayran bıraktırıyor.. *** Bense bu ara yine kitaplara sardım.. Arka arkaya okumaya başladım.. idefix ve kitapyurdu'nda fiyatlar epey uygun.. Kitap yorumlamayı, tavsiye etmeyi vs pek sevmem, kimsenin yorumunu da okumam aslında ama merak edenler için.. Benim çoktandır merak ettiğim Hakan Günday-Az
İzmir ve mübadele dönemiyle ilgili olduğunu düşündüğüm için Gülseren Engin- Ağlama Symrna Döneceğim
Liseden beri okumak istediğim ama bir türlü alamadığım Sabahattin Ali- Kürk Mantolu Madonna
Nazım Hikmet'in hayatının tamamını merak edip okumak istediğim için Hıfzı Topuz- Hava Kurşun Gibi Ağır