Ayşe ninemiz...

27 Ağustos 2010 Cuma

....artık yok...
Daha önce de bahsetmiştim ondan.
Kayıtlara göre 96 yaşındaydı.. Hayatımda gördüğüm en sakin, en tatlı nineydi. Zaten gidişi de sakin, sessiz 3 günün içinde oldu..Karşımızdaki minik odası boş, eşyaları dağıtıldı, çok sevdiği ve çok erken vefat eden ilk eşinin yanına gömülmek istedi..
Adı Melek Güneş'in bebeğinde kaldı..

Hayat bize güzel :)

24 Ağustos 2010 Salı


Uluç'um Ege'm....

22 Ağustos 2010 Pazar

Hayatımın minik erkeği...
Sana duygu dolu sözler söylemek geliyor içimden ama gözlerimi kapatınca neşeli yüzün çıkıyor en çok karşıma..
Hüznüm dağılıyor..
Ömrünün her yılı ilk yılın gibi güzel geçsin canım oğlum...






Aramızdaki sarışın

İşte bu..



eyp'nin yıllardır süren motorsiklet hasreti bitti.
Sonunda cesaret edip alabildik.
2. el 2000 model BMW GS 1150.
GS kısmı hoşumuza gitmese de :P süper birşey.
Dün akşam çocukları 21.00'de uyutup önce sahil turu attık, sonra Akyarlar'a gittik. Eve döndüğümüzde saat 12'ye geliyordu. Sabah şiddetli bir boyun, omuz ağrısıyla uyandım. Lensler, gözüme yapıştı resmen. Kaskın önünü kapatınca da nefes alamıyorum. Çok dırdırcı gördüm kendimi. Daha ceketleri alınacak, bir tane daha kask, motorun taksitleri,eyp'nin hayalindeki Akyaka turu...Masrafımız çoook. Benim actifry yalan oldu yani :)

Oooff bilemedim şimdi!!!!

20 Ağustos 2010 Cuma


hepsiburada'da taaam 100tl indirim yapmışlar.
Fiyatı 300tlye düşmüş. Üstelik süper hızlı gönder'de...
Açık mutfakta kızartma yapmak işkence. Her yer feci kokuyor. Yorumlarda olumsuz pek birşey de göremedim.
Bi hovardalık yapsam da alsam mı şunu?!?

Sıcak?!?!

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Eveti sıcak yetersiz bir kelime.
Bodrum'da güneş, beyin delici bir hal aldı. Denize bile çıkamıyoruz. Akşamüstü bile yakıyor sanki hava.
En son deniz maceramız da Pln ve Yağız oğlanla oldu.
Uluç Ege, o saatlerde akşamüstü uykusuna yenik düştüğünden gelemedi. Zaten ikisiyle denizde başetmem mümkün değil. Bir sonraki sefer onunla olacak, söz :)


Melek Güneş, herzamanki gibi, çığlık bağırış ayrılamadı denizden.
Yağız, çoook tatlı ve güleryüzlü.
Melek Güneş genelde kendinden küçüklere pek pas vermez ama gün biterken Yağız'dan zor ayrıldı. 'Kardeş de gelsin, annee, bize gelsin..'
Bir daha görüşelim diyoruz o yüzden :)


Embrace life

13 Ağustos 2010 Cuma


Embrace Life - Always Wear Your Seat Belt
Yükleyen Audiofeeline. - NASCAR ve F1 videoları.

Hadi gariii

Özellikle İzmir'den dönünce anladım ki benim çocuklarım tam köylü bebesi olmuşlar.
Kuzenlerimin karıncadan korkan, toprağa poposu değmemiş çocuklarını görünce daha iyi anladım.
Geçenlerde Pelin'le de konuştuk, aslında ne kadar şanslı olduklarını..Bu arada onunla bir deniz maceramız da var, fotolar onda, bir ara yazarız..



Çok şanslılar çünkü babalarının büyüdüğü sokakta büyüyorlar.
Onun oynadığı bahçede toprağın içindeler gün boyu. Babasının arkadaşlarının çocukları oluyor bugünlerde, 30 yıl arayla çocuklar büyüyor Müskebi'de.

Tarlanın içinde 'bebek karıncalar' evlerine gidiyor, minik yeşil miss kokulu mandalinalar kışı bekliyor yenmek için. Her sabah tavuklarımıza bakıyoruz. 'Biizz uyandıkk' diye bağırıyor Melek Güneş, 'Baban işe mi gitti ooorozz?' diye soruyor.
Uluç Ege, kocaman bir karıncayı tutmuş inceliyor 2 minik parmağının arasında. Günde 3-4 kez üstler değişiyor. Minik havuz dolup boşalıyor hayatta. Hayatta yani kapımızın önündeki avluda. Bu da ayrı bir olay.

Melek Güneş, 2 dil bilen çocuklar gibi şimdiden başladı şivelemeye..




Babası banyoya girince: Hadi gariii baba, çık garii!!

Melek Güneş, büyük babane ne diyor sineklere? : De donuzlar dee, kızımı yemişler!!

Terliklerin nerde Melek Güneş? : Teee, ötede..

Kim gelmiş Melek Güneş? : Naaa, Ege gelmiş..

Klimayı açalım mı? : Çok ıscak, açalım..

Nereye gidelim? : Baaaçeye gideemm, yemek yiyem...

....

Bu liste böyle uzar gider. Etrafımda çocuğunun bu konuşmasını sürekli düzelten eş durumundan Bodrumlular da var. Ama benim çok çok hoşuma giden birşey bu.
Özünü bilen, yaşadığı yeri seven, yumuşak huylu, merhametli çocuklarım olsun istiyordum.
Oldu galiba?!

Samimiyetsiz samimiyet

10 Ağustos 2010 Salı

Sevmiyorum bunu.
Hayatımdaki yeri max 5 dk olacak biriyle benim için mahrem sayılacak sırlarımı paylaşmayı, hayatımla ilgili detaya girmeyi, başkalarının özelini didiklemeyi sevmiyorum. O zaman niye blog alemindesin demeyin, durum başka. Anlatınca hak vereceksiniz.
Dün Kipa'daydık. Hem bize çok yakın, hem fiyatlar daha makul vs gibi nedenlerle 15 günde bir özellikle süt, bez stoğumuzu korumak için ziyaret eder, yüklenir döneriz.
Bitirdik alışverişi, geldik kasaya. Aslında her seferinde bu kasada bir gereksiz muhabbet döner ya önümüzde ya yan kasada. Bu sefer bize patladı.
eyp, boşalttı arabayı.
Uluç Ege kucağımda.
eyp, poşetlemeye geçti.
Her seferinde söylüyorum bana bırak poşetlemeyi diye. 1 bagaj eşyayı 3 poşete tepiştiriyor, yolun sonunda poşetler patlıyor, temizlik malzemeleriyle yiyecekler karışık vs.
Bu sefer yine açtı bir poşet bekliyor, maraton gibi :)
Ama kucağımda bebek gören her genç, hormonları tepesinde yeni evli gibi başladı kasiyer kızımız sorgulamaya.



Lüzumsuz kasiyer: Yaaaa, çoook şekersin adın ne senin?

Duruyor ve 11 aylık çocuğun yüzüne bakıyor, cevap bekliyor evet, çok yazık ki cevaplayamaz ablası seni, 'Yaa söyleseneee' demene gerek yok.
Mecburen ben cevaplıyorum.
Çoook klasik Uluç'u anlamıyor, tekrar ediyorum.

L.K. : Yaaa zor olmuyor mu bakması?

Bebek bakımı ile ilgili çoooook soruyla karşılaştım evet ama böyle evcil hayvandan bahseder gibi soranı da varmış, o da buldu beni!!

Gariban ben: Yooo, takılıyoruz işte..

Bu arada eyp poşetler elinde bekliyor hala. Kız, Uluç Ege'nin elini bırakırsa okutabilecek barkodu ama beyin geç komut veriyor.

L.K: Yaaa- Evet ilginç bir şekilde her söze 'Yaaa' diye başlıyor. Canıım türkçemi de helak ediyor.- Ben 3-4 aylık evliyim de- 3 mü 4 mü?- eşim çok istiyor ben karar veremiyorum. Tavsiye eder misiniz?

Gariban ben: Valla bilemem, siz karar verin ona eşinizle.

Bir gözüm de eyp'de. 'Tepiştirme hepsini!' diyebiliyorum artık kaşımla gözümle, o derece anlaşırız. O da bana 'Bak yine bizi buldu' der gibi bakıyor, pirinç unuyla Koslayı yanyana tepiştirirken.

L.K: Valla bilmiyorum, aslında benim kayınvalidem alt katımda. Annem de 5 dk ötemde oturuyor. Ama korkuyorum çok..

Şimdi Uluç Ege'nin emziğini tıkasam ağzına, emziğe yazık.
Zaten 1 ay olmuş anamı görmeyeli, liseli kızlar gibi dalacam şimdi 'Havan kime kızım havan kime!' diye.

Bu arada arkamızda kuzen dry'nın kucağındaki Melek Güneş, kayan kasanın üstünde gitmek ister.

L.K: Aaa, bu da mı sizin?!

Hee, bu da bizim. Bunu da geçen sene bulduk sokaktan, sahiplendik.

Veeee, artık hayatımızın klasikleşmiş sorusu, duymaktan gınaaaaaalar getirten ama ne yazık ki daha yıllar boyu hayatımıza damgasını vuracak o meşhuuuur soru:


L.K: İKİZ Mİ BUNLAR?!?!

Sana neeee!!! Hayır, cidden sana ne? Aile planlaması araştırmasında mısın? Yoksa gizli görevli falan mısın, kendini kamufle ettin o kasanın arkasına!! İkiz olsa neee, 1-2 yaş olsa ne?!? Ben kendime güvenmiş doğurmuşum, sana mı verecem ay gün hesabını?!?!?!?

Gariban ben: Evet

L.K: Çalışıyor musunuz?
G.B: Hayır
L.K: Daha önce çalışıyor muydunuz?
G.B: Evet
L.K: Çocuk olunca mı bıraktınız?
G.B: Evet

Ben bu kızla 10 dk otursam seceresini çıkarırım yeminle. Ama takadim yok. Valla yok.

Pılı pırtımızı toparlayıp daha yazmayı unuttuğum binbir soru sahibi kızcağızı kasanın ardında aklında mühim problemleriyle başbaşa bırakıp evimize döndük..

Ayakkabı mevzuu vol.2

8 Ağustos 2010 Pazar

Tabii ki isterdim ben de şık 15 puntolarla tıkır tıkır gezebilmeyi..
Amaa..

* Ünide sinir olduğumu farkettim ilk önce.
Kütüphanede harıl harıl bitirme tezi yazarken, makaleler önümde yığılı okurken, kütüphanenin klimasından faydalanmak için orada olduğu besbelli minik tefeklerin beynimi delen topuk sesleri nefretimi arttırdı.
Spor ayakkabının da kendine has bir gıcırtısı vardır evet, ama babet öyle mi?!
Ayağını sarıp sarmalar, acelen varsa kıvırmadan koşabilirsin, gerçekten kaliteliyse vurmaz, sıkmaz, topuk kırılması olmayacağından yarı yolda bırakmaz, elbiselerle de, pantolonlarla da iyi geçinir. Taşlı, boncuklu modelleriyle şık da görünebilirsin.

* Gelelim 2. önemli nedene. Çok sevgili kaptanımla aramızda 4 cm var sadece. Ve ben ondan çok daha zayıf olduğum için bir de topuklu giyersem daha da uzun görünebilirim. Bizim için önemli mi? Çok da değil ama yine de babetle yanyana durmak bence daha eğlenceli.

* Ve ve aslında en önemlisi.. 1 adet fıldır fıldır koşturan, 1 adet de yürüme heveslisi bebeciğim olduğundan benim için şu an en mühim şey rahatlığım, bunu sağlayan da benim canıımmm babaetlerim. Sizi seviyorummm :)

Nerden çıktı bu mevzu?!
Markafoni'de harika Phebu'lar indirimde..
İşte birkaçı..






Adidas'ta topuk sesleri

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Ben sadece, tabii ki, bir tek botu beğendim.
Topuklu giyeceksen bin çeşidi var kardeşim Adidas'ı neden p.ç ediyorsun?!?
Tasarım: Yohji Yamamoto







İç'Ten'

6 Ağustos 2010 Cuma

Daha önce de söylemiştim..
Geceliklere, pijamalara bayılırım..
Hele indirimdeyse hiç şansı yok..
Bunlar Ten'in sitesinde beğendiklerim, indirimdeler şu anda.
Devamı....






Çigcigii çigcigiiiiiiii!!!!!

4 Ağustos 2010 Çarşamba


Sertab Erener Rengarenk 2010 Full Albüm Mp3 Ä°ndir
Yükleyen DailyMEMOtion. - Video klipler, sanatçı röportajları, konserler ve çok daha fazlası.

Klasik pazar :)

3 Ağustos 2010 Salı

Bir pazarımız daha arkadaşlarla Yahşice'de geçti..
1000 kere çilekli pasta yaptım, anne kapumba, baba kapumba...Sonra minik ablalar buldu kendine, onlarla huzur içinde oynadı.



Uluç Ege gelene kadar..
Oğluşum kızların oyununu bozdu, pastaları ezdi. Soldaki 4 olduğunu iddia eden cadı suratına hönkürünce, kadınların gerçek yüzüyle tanıştı ilk kez. Kendi başına takılmanın en iyisi olduğuna karar verip arabanın altını üstüne getirdi.



Sonra en güzelinin birlikte vakit geçirmek olduğuna karar verdiler. Birbirlerine bağırıp çağırsalar, dövüşüp barışsalar da arkamı döndüğümde yine beraberler..