Vay anasını sayın seyirciler!!!

30 Mart 2010 Salı

En çok ihtiyaç duyduğumuz an da, ki son 2 senedir en çok kullandığımız o, çam. mak. bozuldu. İçinden cıyır cuyur sesler geldi dün. Herşeyleri atarken arada kaynayan nankör sütyenin manasız demiri, var ya hani yarım ay şeklinde, kendini koyvermiş, mak. içinde daha önce pek de farketmediğim binlerce delikten birinin içine kaçmış kırılarak hem de.

Servis geldi sabah. Mak. söktüler. Ben 'Amma da değişikmiş içi dışı.' diye karşıdan bakarken, Melek Güneş palyaço gördüğünden beri öğrendiği 'Anne korkuu'yu söyledi yine. Yeni çıktı bu da. Afyon'da bütün çocuklar yüzlerini rengarenk boyatıp palyaçonun peşinden koşarken bizimkinin ödü koptu. 'Korkma kızım' diye açıklamaya çalıştıkça aklında sadece 'Anne korkuu' lafı kaldı. İzmir dönüşü Söke'de durduğumuz oyuncakçıda da Çığlık filmindeki maskeyi gördü. Hangi üstün zekalı koyduysa pembe beyaz bebeklerin, ayıcıkların yanına o salak maskeyi, çocuk boynuna sarıldı babasının. Bir de böyle anlarda ne yapacağını bilememe hali var.


Gölgesinden korkan ben, bir yandan yatıştırmaya çalışıyorum onu, onun korktuğu şey bize basit ya da komik görünse de ciddiye alıp onu sakinleştirmek gerek. Çok da üstüne düşmeden korkusunu körüklememek bir yandan. Allahım, ne kadar zor gerçekten bu iş?!
Her neyse, MG, mak. o halinden ve bu kadarcık iş için kalktım geldim sabah sabah surat ifadeli servisçiden ürktü sanırım, bahçeye yollandı babanesiyle. Ben de parçaları toparlayan servisçi ve 'Allah Allah, ne parçasıymış bu çamaşırın?!' diyen M.babamla kaldım evde. Oğulcuğumla kereviz pişirdik. MG, kulaklarının içine kadar kum toprak içinde, epeydir dinmeyen yeşil cümükleri ve bahçıvan pantolonuyla sokak çocuğu kıvamında sızdı kaldı.


Uluç Ege, formunda 24 saat emiyor. Performansıma ben bile şaşıyorum. Bir ara azalan sütümü Humana ve fındık-cevizle toparladım. Vitamin almaya da devam ediyorum. Onların bool sebzeli, etli, börekli öğünlerinden de tırtıklıyorum. Bu arada anneler neden kilo alır anladım. Çocuklar tabağa koyduğun kadar değil, midesinin aldığı kadar yiyor ve tabakta kalan son pincikler anneye kalıyor.
*********
Günün menüsü z.yağlı kereviz, havuçlu bulgur pilavı, yoğurt.

Buçuk

29 Mart 2010 Pazartesi

Bir döneme kadar yaşların buçuğu da söylenir ya mutlaka, eskiden buna anlam veremezdim. 2 ya da 3'tür 2,5 ne ki?
Anne olunca anladım'lardan biri de bu oldu.



Melek Güneş 1 yaşında olduğundan çoook daha farklı, 2 yaşındakilerden de öyle.
Kelime dağarcığı inanılmaz bir hızla arttı bu buçukta. Tek heceli çoğu kelimeyi tekrarlayabiliyor, iki hecelilerin sonunu poposundan uyduruyor.




Uluç Ege, ailenin demirbaşı yürütecin 5. bebeği, ilk denemesini yaparken :)





Tek tek anlatmak istemediğim bir sürü şey var öğrendiği, söylediği, yaptığı..
'En zeki bizimki galiba' günleri geçiriyoruz bu ara :) Herkes gibi bir tek bizimkinin bunları becerebildiğini sanıyoruz..
İzmir'de boool kuzenli, arkadaşlı geçirdiğimiz geçen haftada anladım ki çocukların hepsi canavar gibi. Söyleneni kapıyor, istediğini yapıyor, hakkını savunuyor, sevildiğini hissedince mayışıyor..

Günlerden bir gün, bir de bugün...

21 Mart 2010 Pazar


Çoook ihmal ettiğimi anladım blogcuğumu.
Takipçi sayım 110'da takıldı kaldı.
Gerçi 20 gün yazmadım, bir Allahın kulu da 'Nerdesin elf, iyi misin hoş musun, bebeler nasıl?' diye sormadı, o ayrı..
Geçenlerde farkettim ki blogcuğum 2. yaşını doldurmuş,bir mumcuk üfletmemişim ona.
Bu yazım beni izlemiyormuş gibi yapıp devamlı okuyanlara, çook beğenip bir yorum yazmaya üşenenlere, hiiiç beğenmeyip sallamayanlara gitsin..
Bob Dylan söylüyor: 'Pek de mi de yokuşmuş cavır asarın yollarıııı!?!'

Gezme tozma, yeme içme...

15 Mart 2010 Pazartesi

Geçen akşam Gülşah'taydık.
Çook zevkli geçti. Hepsi liseden arkadaş olunca çoook kahkahalı, gürültülü bir gece geçirdik.
Uluç Ege ve Yağız hep yerdeydi, birbirlerinin üstünde, bazen elindekini almaya çalışırken, saç çekerken debelendiler.
Mert'le Melek Güneş'in yaşları farklı olduğu için birlikte pek oynamadılar ama Mert, Güneş'i odasına çağırdı, bütün oyuncaklarını verdi oynaması için. Onu görünce benimkilerin de büyümesi ve böyle arkadaş canlısı olmaları için dua ettim... Zaten Güneş'in gece sonunda ayakta duracak hali kalmamıştı..







Gülşah'ın yaptığı nefiiissler burada

11.03.2006

13 Mart 2010 Cumartesi




4 yılda çooook eğlendik, gezdik, özledik, sıkıldık, çoğaldık, minicik tefecik bir aile olduk..
Marina Yacht Club'a gittik dün gece. Jazz dinledik Y. abladan.
Bugün de İstanbul'da beach volley maçı yönetti, NtvSpor'da izledik. Vayy bee, ne kadınlar var diye düşünüyorum dünden beri.

Bu akşam Gülşah'tayız.
Fotolarla anlatırız...

Uyku kardeşim, ver elini...

10 Mart 2010 Çarşamba


Arkadaşım Karin'in hediyesi. Fotoğraf aslında zifiri karanlıkta çekildi.
Minik denizatının karnında gece lambası var. Okyanus sesleriyle karışık ninniler çalıyor. Melek Güneş şarkıların o basınca değiştiğini zannediyor, şarkı bitince gözleri kapalı basıyor denizatının karnına. Uluç Ege ise denizatını yeme derdinde sadece. 10 dk sonunda bu haldeler ama hep :)

Elfe

Elfe'nin rengarenk elbiseleri, bluzları hepsiburada'da %50 indirimde ve 4 al 3 ödede imiş... Bayıldım, hemen yaz gelsin dedimm..







Biz yokken..

Bir sürü şey oldu, anlatması uzun,yazması zaman alıcı benim için şu anda aslında..
Arkadaşlarla buluştuk, gelen giden oldu epey, biz de çok dolandık Bodrum'a bahar geldi, 22 dereceyi gördük şubat ortasında..



Uluç Ege, 6. ay kontrolünde 5 aşı oldu gecikmeli.. 1 gece çok ağladı. Hiç alışık olmadığımız için aşıdan önce götürdük hemen, orta kulak ilh. başlangıcı gördü doktoru. Sevda Hnm'a döndük.. Atlattı 1 haftada ama çok üzüldüm o günlerde.. Meyve, çorba.. derken herşeyden tadar oldu. Melek Güneş'teki kadar pimpirikli olmasam da bu sefer, dikkat ediyorum yine de verdiklerime. Çok beyaz olduğu için ten rengi hemen kızarıyor, kabarıyor cildi. Mustela kullanmaya başladım, çok iyi geldi.

Melek Güneş, atraksyona tam gaz devam. Öğlen 1-2 gibi sızıyor yorgunluktan. Havaya ve bizim havamıza göre her sabah yürüyüşe çıkıyoruz. Köpeklerin kulağını çekiyor, yanlışlıkla ayaklarına basınca ooo diyor, bigün biri çok pis dalacak ondan korkuyorum, ama onlar da hissediyor, sesleri çıkmıyor hiç. Tavuklara, horozlara yem veriyor. Tavuklar neyse de horoz cins cins bakıyor, ben de anaç tavuk gibi kolluyorum onu :) Çıtır çıtır yapraklara basmaya bayılıyor.
En sevdiğim de 'Suya basma' deyince gülerek çamurlu suda tepinmesi :) Aynısını yapardım ben de.. Eve gelince üstünü değiştirirken gözler kapanıyor. O arada babanesinde uyuyan Uluç Ege uyanıyor.
Görev devir teslim ama ben 24 saat mesaideyim. Yeni karşılaştığım insanların 'Çalışmıyor musun?' sorusuna gülmek için ağzım yetersiz kalıyor bazen.

eyp'nin iş görüşmeleri devam ediyor. Tam birşeye karar vermek üzereyken yeni bir haber geliyor. O yüzden kesinleşmiş bir başlangıç yok.

Şimdilik yazabileceklerim bunlar.
Aaa bir de Eyyvah Eyvah'a gittik 9 kişiydik. Çooooook güldüm. Filmden sonra da Komodor'un mutfağında balık çorbası içtik. O kadar kalabalıktı ki mutfakta yedik balıkları da..

Bir de.. Yazdıkça aklıma geliyor..
Yarın ilk temizlikçi teyze deneyimini yaşayacağız. Kendisi bizden memnun kalırsa :P gelenekselleştirmek istiyoruz bu durumu.

Türk Kızılayı

8 Mart 2010 Pazartesi

Epey zaman oldu yazmayalı.
Daha sonra detaylı bir post girebilirim belki.
Şimdilik sadece bu:

Elazığ depremi için minik bir yardım çantası hazırladık Melek Güneş'le şimdi. Telefonda konuştuk. Kullanılmamış olması tercihleri. Hiç giymedikleri örgü patikleri, hediye gelen ama küçük ya da büyük olduğu için kullanmadığımız pijama, kadife elbise, hırka vs. koyduk.

Adres:
TÜRKİYE KIZILAY DERNEĞİ AFET MÜDAHALE VE YRD. BÖL.
Türk Kızılayı Cd. Kaymakam Evi Yanı
Etimesgut/Ankara
Tel: (+90312) 245 45 00

Bilginize...