Aşk

30 Kasım 2008 Pazar

Melek Güneş'den sezonluk haller




Bodrum'da havalar bi tuhaf. Ya çok güneşli ya da buzz gibi ayaz. Bugünlerde en çok melek güneş'i hasta etmekten korkuyorum. Halimiz bu işte bu aralar. Ne giysek bilemiyoruz :)

Mustafa

26 Kasım 2008 Çarşamba

Bizim için çoook uzun bi aradan sonra eyp ile gençlik günlerimize :P dönüş yaptık geçen akşam :)
Melek Güneş'i ilk kez bıraktım S.anneme. Bu arada aynı gün kol, bacak, ağız aşı olmadık yeri kalmadı 2 aylık meleğimin :) Tahminimizden çok daha güçlü çıktı, pek sesi çıkmadı. Sırada gözleri fal taşı gibi bekleyen diğer 2 aylık bebeleri korkutmadı yani :) Tylol diye bir ateş düşürücü verdik bu arada ateşi çıkmasa da. O biraz uyku yaptı sanırım ya da aşılardan ya da bize acıdı da biraz başbaşa vakit geçirmemize izin verdi Güneş Sultan. Çünkü biz gelene kadar çoook uslu beklemiş, üstelik artık kakasını da kendi başına yapabildiği için pek bi büyüdüm havalarında :)
Biz de Oasis'e gittik eyp ile. Evin dışında hayat aynı hızıyla akıyor. Ciddi bi kriz olduğu çok belli. Çünkü normalde çooook nadir indirime giren Oasis dükkanlarının vitrinlerindeki indirim tabelalarından ürünler görükmüyodu :)
Ntv'de neredeyse her gün röportajlarını, reklamlarını gördüğüm Mustafa'yı izledik.
'İzlemedim ama...' diye başlayan cümlelere sinir olurum. İzlemedim, okumadım, bilmiyorum ama...Eee neyine yorum yapıosun o zaman? Aklı olmadan fikir beyan edenlere inat izledik.





Yıllarca önünde sıraya girdiğimiz büstlerden, etrafından defalarca geçtiğimiz heykellerinden çook farklı birisi anlatılmış. Aslında hepimiz az çok tahmin edebiliriz yaşadığı sıkıntıları, zorlukları ama öyle bi tabulaştırılmış ki, sanki öyle biri hiiç yaşamamış, ağlamamış, aşık olmamış gibi..
Zaten Mustafa bir film değil belgesel. Hiç görülmemiş fotoğrafları, kamera görüntüleri, hiç duyulmamış konuşmaları, sesi, Rumeli şivesi...
Selanik göçmeni bir İzmirli olarak en gururlandığım sahne Konak Meydanı'nda kurtuluşu halkla kutladığı görüntülerdi. Zeybek oynayışı, gözleri yaşlı dinlediği Rumeli türküleri.. Niye görmedik mesela hiç annesinin mezarı başındaki Mustafa Kemal fotoğrafını? Ne kadar hüzünlü, çocuk gibi bakmış annesine son kez ve mezar taşı için yaptırdıkları.. İzleyin mutlaka!!!

Bir kış masalı...

21 Kasım 2008 Cuma

Her geçen gün daha da alıştığım Bodrum'da 3. kış bu gece başlıyor sanırım.
Bikaç gündür eyp'nin kaptan arkadaşları eşleriyle bizdeydi.
Onların sonu gelmeyen yelken maceraları, 'Efe, bi hava vardı o gün..' şeklinde başlar ve salma, küpeşte, usturmaça, sintine gibi anlamlarını sürekli karıştırdığım ama hiiiç bozuntuya vermediğim terimlerle devam eder.
Zaten önemli olan bizim olayı anlamamız değil, beylerin işlerini ne kadar büyük zevkle yaptıklarıdır burada. Muhabbet, 'Sintine neresiydi yaa aşkm!!' gibi şımarık bir soruyla asla kesilmemeli, olayın bütününe odaklanılmalıdır.




İşte böyle bir sohbet arasında öğrendik ki Cuma gecesi ciddi bir fırtına bekleniyor. Benim gibi ortaokulda ezberleyemediği tek şey yönler ve rüzgarlar olan birininse fırtına denince aklına gelen ilk şey, 'Ya elektrikler kesilirse?!?' oluyor. Çünkü karanlıktan çoook korkarım ama artık korkumu belli etmemem ve güvenle bakmam gereken bir minik balığım var.

Melek Güneş dedeleriyle...

20 Kasım 2008 Perşembe





İlk resimde Melek Güneş'in yüzünün her geçen gün daha da benzediği, hatta tıpatıp aynısının olduğu M.babam. Her gün inip sevdiriyoruz kendimizi, çoook sakin uyuyor, uyumasa da öööle durup etrafa bakınır onun ayağında melek güneş :)
İkinci fotoysa benim canım babam. Güldüremediği çocuk görmedim bugüne kadar. Ama Melek Güneş'e çooook başka bakıyor. İzmir'de kaldığımız her gün eli kolu dolu geldi. Bana değişik dergiler, süt arttırıcı çaylar, tozlar, Melek Güneş'e minik kokular, yağlar.. Bodrum'a da kargoyla yetişiyor saolsun.
Çoooook seviyoruz seni çoook özlüyoruz polis dedesi...

Mest of Melek Güneş

Ben ortaya sobeledim. İsteyen üzerine alır yazar, istemeyen çeker gider, hoşşigler demiş hülya . Yazmadan olmaz.
Bu arada Avrupa Yakası'ndaki Dilber Teyze'ye bayılıyorum, hastayız ailece :)

Sobe konusu bebemizin bizi mest eden hareketleri.
Şöyle ki;

- Sabahın ilk emme seansından sonra, saat 6.30 gibin, yatağımıza konar küçük kuş. Aramıza yatınca teker teker süzer bizi, gülümseyerek uyur. Ne kadar minik de olsa aramızdaki sevgiyi hissediyor gibi..
- Ev gezmeye bayılır. Susmadığı zaman kucağımda odaları, mutfağı gezdirdiğimde herşeyi kocamaaaan açtığı gözleriyle kaydeder resmen. Bu arada gözünü dakikalarca ayıramadığı tek şey salon duvarında asılı düğün fotoğrafımız.
- Öğlen saatlerinde tvyi açıp göğsüme yatırıyorum. Deliksiz, sıcacık uyuyoruz. Arada bir gözleri açıp bana bakıyor, iç çekerek tekrar uyuyor.
- İlk günlerin aksine güneşe çıktığında artık gözlerini daha çok açabiliyor. Hafif rüzgar estiğinde ağzını açıp kapatıyor küçük kuşlar gibi..
- Artık kendi sesini de tanıyıp, denemeler yapıyor. Altı açıldığında çığlık, kahkaha :)
- İlle de biyerlere tutunmak istiyor. Emerken kolyeme, babasıyla yatarken yakasına yapışıyor resmen. En güzeli de kucağımdayken elini yakamdan içeri sokuyor, orda kalıyor uyurken :)
....
Yaaa yazmakla bitmez ki..Aklıma sürekli bişeyler geliyor.
Her anı çok şeker kızımızın.

Mayushka'dan esin :)

19 Kasım 2008 Çarşamba


Ne zamandır yazmak istiyordum, Mayushka hatırlatmış oldu. :)
Bunları, Türk Edebiyatından soğutmak için mi yapıyorlar bilmiyorum ama değinmeden geçemem.
Lamia Hüseyin Kenan'a, Cemil Lamia'ya, Makbule Cemil'e, Cavidan Hüseyin Kenan'a, Nimet herkese, şeklinde devam eden ama sonu bir türlü gelmeyen bir ilişkiler yumağı Dudaktan Kalbe.
Tvde sezon haziranda bitiyor ise bu ızdırap ağır ağır devam edecek gibi görünüyor. En güzeli kumandayı ele hiç almamak, çünkü fani bünye ille de merak ediyor bu hafta ne oluyor diye :)

Müskebi'de sonbahar, ilk yağmur..



Minik mutfak penceremizden- Bodrum'da büyük ev ya da pencere yok zaten- arka bahçemizden yağmur manzarası..
Bodrum'un en güzel, sessiz, mandalina kokulu günleri başladı..

Halay başı Melek Güneş


Dün itibariyle 2. ayını dolduran melek güneş, annesiyle babasını da maymun etti. Dışardan seslerimizi duyan olsa 'Napıo bu iki deli!!' der kesin.


Bu arada -4850gr ve 56,5cm- kilo ve boy olarak ortalamanın yarım çizgi altındaymış. Mama takviyesiyle farkı kapatacağız artık.

Blog Kardeşliği

16 Kasım 2008 Pazar


Kendilerinden izinsiz fotoğrafları kullanılan bebeler sol baştan
1.neva 2.arda 3.tuna 4.ömer yiğit 5.poyraz 6.melek güneş 7.maya 8.efe 9.ceren
Çeşitli denemeler sonucu çoook sevdiğim minacığın resmini ekleyemedim. Şahsından bir kez daha özür diliyorum.




Bu kardeşliği oluşturanların çok minik bir kısmı resimdekiler. Nette varoluş nedenimiz oldukları için bu onlara ithaf edilmiş bir yazıdır. Anneler üstüne alınmasın, hele babalar hiç!! :)
Bu ablalarımız, abilerimiz bizden bir özürü çoktan hakediyorlar.
Çünkü en özel, an mahrem anlarını, an gizli sırlarını, minik kişisel özelliklerini onlardan habersiz ifşa ediyoruz sayfa sayfa. Daha içimize düştükleri ilk andan itibaren sanki bu gayeeet doğal olay sadece bizim başımıza geliyormuş gibi yaşadığımız herşeyi fazlasıyla ciddiye alıyor, ama bizim gibi aynı şeyleri yaşayanlarla karşılaşınca sanal alemde birden 40 yıllık dost oluyoruz. Blog anneleri, henüz anne olmayan en samimi arkadaşlarımızdan bile daha iyi arkadaş oluyor kimi zaman- damdan düşenin halinden damdan düşen anlarmış ya, o hesap.
Dediğim gibi, bu bebeciklerin zaten derdi başını aşmış. Sıcacık, karanlık yuvalarından koparılmışlar. Kimisi yuvadan erken çıkma tehlikesiyle karşılaşmış, kimisi metrelerce kordonla savaşmış. Sonunda bir şekilde, çeşitli yollardan kavuşmuşlar sıcak anne koynuna, güçlü baba kollarına. Ama bu sefer yeni dünyada uğraşmaları gereken daha önemli sorunları çıkmış.
Diplomayı duvara asıp karşısında süt pompalayan yeni annecikler. Yoğun iş temposu, hızlı gençlik günleri bitip de eline gaz damlasını alan taze anneler, dikilmiş buncağızların başına.
Emzir, gazını çıkar, altını al, uyut, sonra yine dön başa!!
Tanışma, alışma, emişme sürecine bir de etraftan gelen 'Sütün mü az acaba?', 'Eee bitti artık gezme tozma, bebek geldi artık!' şeklinde üstünde durunca çoook moral bozucu, takmamayı öğrenince gayet sıradan cümlecikler uçuşmuş etrafta.
Eskiden çook önem verilen cilt bakımı, vücut ölçüleri, son çıkan albümler, kitaplar, tüüüm hobiler kısa bir süre için rafa kaldırılmış, dünyadaki en önemli şey sabaha karşı çıkarılmaya çalışılan bir pırt sesi olmuş. Bu dönemde dinleyebildiğimiz tek şey ise cami hocasından sabah ezanı, sleeperdan 'Daha dün annemizin...' melodisi olmuş.
Bu minik arkadaşlar ise tüm şaşkınlıkları, korkaklıklarıyla bakmışlar objektife her seferinde. Çoook önemli çünkü. Bu fotoğraflar bloga konulacak, yazıya başlık bulunacak, basılıp ananelere, babanelere dağıtılacak ve yıllar sonra yaptığı sıradan bir hareket, albüme bakınca hatırlanacak, arkadaşlarının yanında defalarca bıkmadan anlatılacak, onlar da bizim bir zamanlar yaptığımız gibi, 'Öööf anne ya!!' diyecekler bize.
Çoook yaşasın kuzucuklarımız, nazarlar değmesin, yaptığımız acemilikleri affetsinler. Eee, kolay değil ilk çocuk olmak :)

Gn'le bir İzmir klasiği

14 Kasım 2008 Cuma

Bir parçam daha İzmir'de kaldı yine.
Miniğimi de tanıştırdım, sevmiştir umarım o da oraları, akrabalarını.
Yine kısıtlı zamanda ordan oraya koşuşturduk. Misafirlerden fırsat bulduğumuz her an, Gn'le alışverişe koştuk :)

Melek Güneş'i emzirip anneme bıraktım 2 sefer.
İlkinde tabi ki Alsancak Mango Outlet'e gittik. Çok fazla bir indirim yoktu, sezon sonu kalmadığı için sanırım. Ama yine de özlediğim Alsancak havasını aldık, Gloria Jean's'de dinlendik. Ama eve dönüşte otobüste bebeğini taşıyan bir anneyi görünce herşeyi unuttum. Ben artık gerçekten anneliğe adapte olmuşum, bunu daha iyi anladım. Eskiden kendime bissürü şey almak isterken artık gözüm bebek mağazalarına kayar olmuş :)





Bir kere de MTK'ya gittik.
Bilenler bilir, bilmeyenler çooook şey kaybeder. İzmir'de
Manifaturacılar Çarşısı vardır. Garaja giderken sağda, dönerken solda :) Çok sayıda toptancı ve atölyeler var. Bir de arada yabancı markaların minik defolu, ihraç fazlası vs mallarını çoook komik rakamlara perakende satan dükkanlar var. Melek Güneş'in neredeyse bütün giysilerini oradaki bir dükkandan almıştım. Bodrum'da 20-25ytl olan Andy Wowo bodyleri 3-4 ytlye bulunca doldurmuştum. İşte oradan da kendime sweatshirt, eşofman altı vs aldım, zira bünye artık kot pantolon, gömlek gibi daha önce hiç çıkarmadığım şeyleri ısrarla reddediyor. :)

Buna da bayıldım ayrıca..

Biz geldiiik :)

13 Kasım 2008 Perşembe

Epeydir yazamıyorum bloğa. Aslında nete bile giremiyorum. Yoğun, eğlenceli, kalabalık günler geçiriyoruz çünkü melek güneş'le.
Önce Bodrum'da mevlüd yapıldı. Daha sonra ilk İzmir yolculuğumuza çıktık. Melek Güneş, yol boyunca ve İzmir'deki ilk 2 gününde aralıksız uyudu. :) Feci yol tuttu yani :) Uykusunda emdi, kucaktan kucağa gezdi, büyük anneannesi ve dedesiyle tanıştı.
Benim için de hayat hiç olmadığı kadar zevkli. Artık boynuma burnunu sokup kokumla uyumayı seven bir küçücük meleğim var. Babası asma kurdu diyor. :)



Bu arada kaptanımız Bodrum Cup '08'deydi.





Böyle süzüldü 4 gün boyunca