Mim olayı

29 Ekim 2009 Perşembe

Sevgili Pln mimlemiş beni.
Herkes uykudayken yazayım.


Bloguna neden bu ismi verdin?

Çünkü bu blog ben ve caaaanımın içi eyp ile ilgili herşeyi yazdığım bir blog. Yani ben, eyp, yediğimiz, gezdiğimiz, okuduğumuz, izlediğimiz, kızımız, oğlumuz....


Bloguna yazarken star tribiyle olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?

Bebeciklerimin uykuda olması. Yoksa dikkatim dağılıyor. Zaten uyanık olduklarında onlarla ilgilenmeyi tercih ediyorum.

En son satın aldığın garip şey nedir?

Buraya yazacak kadar garip birşey olmadı aslında.

Şeker gibi olduğun anlar?

Çoook güzel demlenmiş, sıcacık çayımı içerken, Melek Güneş'le oynarken, Uluç Ege'yi emzirirken, eyp'yle aylak aylak dolaşırken, İzmir'e 10 km yazısını gördüğümde..

Arkadaşım, artık sormayın dediğin şeyler?

Aaa, bu daha bebek zaten 2.yi niye yaptınız?
Eee, çok mu uzağa gidiyor eyp, kaç hafta kalıyor?
Niye yürümüyor daha?- ki bunun sonu gelmez. Dişi çıkmadı mı, emeklemedi mi...çocuk gelişim uzmanı teyzelerin tüüüm soruları..

Aynaya bakınca gördüğün?

Bazen yorgun, uykusuz ama çoğunlukla mutlu ve huzurlu elf.

Kendini okutan blog dediğin?

Samimiyetine inandıran, paylaşımcı, yaratıcı tüüüm blogları seviyorum.

Bu blog sahibi-sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler?

Yaz kış herhangi bir deniz kenarında karşılaşabiliriz :)

Peki ben kimleri mimliyorum?

Gnhnm ve Güldem'i mimliyorum, öpüyorum herkesleri...

Acı bir akşam :)

Dün akşam çooook uzun zamandır yapmadığım birşey yaptım. Kırçiçeği'ne gidip şuursuzca yedik eyp ile.. Acının ortasında patrondan gelen 2 günlük tur haberi bile bozamadı keyfimizi :) Ezogelin, lahmacun, manisa kebabı, Ali Nazik... 'Allahımm sana geliyorum!!' dedim bi ara ciddi ciddi.
Bünyem, z.yağlıdan, tatlıdan hoşafa dönmüş, ilk önce epey yadırgadı şark lezzetini ama çoook iyi geldi dün akşam bize :)
Melek Güneş'in uyku saatine denk geleceğinden onu babanesiyle oyuna bıraktık. Almaya gittiğimizde eski telefon yeni oyuncağını kulağına götürmüş, anne diyordu :) Bayıldım bu duruma :) Oğluş da çoook uslu durdu.
Sonra da çooook sevdiğimiz İbo ve Gemma'nın yanına gittik, Cafe Paşaoğlu.
Bodrum'a geldiğinizde, garajdan marinaya doğru vurun kendinizi, yol üstündeki enn güzel cheesecake yapan bu cafeye uğrayın.

Bu da Melek Güneş'in son oyun hali. Anne adaylarına tavsiyem: Oyuncağa para vermeyin!! Bizimkini en mutlu eden şey, kurabiye kalıpları, çeşitli boy ve ebatlarda süzgüler ve kardeşinin tulumları :)

Bloglar ötesi buluşma :)

28 Ekim 2009 Çarşamba

Çooook uzun zamandır yapılması gereken birşey için ortak zaman ancak bulundu.
Geçen akşam Pln'lerdeydik. Glşhlar da vardı :) ve bir ortak arkadaşımız daha.
Bu arada eyp, Pln ve Glşh liseden sınıf arkadaşı. Ve maalesef en tembeli, kopyacısı benim kocam :(
Küçükten büyüğe; 2 aylık Uluç Ege, 3 aylık Yağız, 5 aylık Derin, 13 aylık Melek Güneş, 4 yaşında Mert ve 5 yaşında Nazmi şeklinde çook kalabalık ama çoook şeker bir grup vardı, tabii ki koşuşturmadan fotoğrafa zaman kalmadı.
Yağız, onca sese, gürültüye rağmen çoook uslu durdu, bayıldım, mışıl mışıl uyudu.
Mert, Melek Güneş'in oyuncak ineğine bayıldı, gecenin sonunda uyudu o da sakin sakin uykuya daldı.
Melek Güneş, Pln'in nefisss pastasını tabağımdan yalayarak yemeye çalıştı, kurabiye kalıplarıyla oynadı, Derin'i pişpişledi.
Çooook güzel ve tekrarlanacak bir gece geçirdik..

Nottt: Kendi aramızda konuşurken bloglarla ilgili eyp, 'Çam. mak. Glşh'ın dediği gibi mi düzelttin?' diye sorunca anladım ki yorumları bile tek tek okuyan sıkı bir takipçim var, öpüyorum burdan kendisini..

Serra Yılmaz, saç, küpe vs..

25 Ekim 2009 Pazar


Sevmeyen geri dursun, ben bayılıyorum.
Taaa Şekerpare'den, Sıdıka'dan hatırlıyorum.
Bugünlerde Temel İçgüdü'de takipteyim.
Bloglarda -Lacheen ve son haber Gn- kısa saç muhabbeti dönerken ve ben de sadece son birkaç yıldır uzun saçlıyken, bu muhabbetin ortasında durmak istiyorum kısacık saçlarımla.
Sonsuz bilgilerle dolu kafasını süsleyen kısacık ve çoğu zaman farklı renklerdeki saçlarına bayılıyorum Serra Yılmaz'ın.
Bir de son zamanlarda dikkatimi çeken şey upuzun ve komik şekilli küpeleri.
Bazen renkli toplar, fincan takımları, boncuklar, son bölümde de küçük fiyonklu sepetçikler takılıyor.
Aynı anda hem komşu teyze, hem üniden bir hoca, hem herşeyinizi anlatabileceğiniz bir küçük kadın...
Bak Milas'tan Menteşe'lere akrabaymış, z.yağcı, şimdi söyledi!!! Gelmez mi ki buralara?
Tarator yapıyor, yerim ben seni!!!

Bal Kaymak

24 Ekim 2009 Cumartesi

Kına olayı


Ve bir diğer Bodrum geleneği.. 1 yaşında kız çocuklarına kına yakılıyor.
Bizim de Uluç Ege'nin mevlüdüyle birleştirip yaptığımız birşey oldu.
Çok güzel başladı. Oğlum hep uyuduğu için fotoğrafını çekemedik. Zaten uğursuz makinanın bozulacağı tuttu tam da bugünde. Minik bebeği olan her yeni annede olduğu gibi arkadaşım Ö de çantasından çıkardı acil durum makinasını :) Bu onlardan biri.
Dediğim gibi çok güzel başladı. Melek Güneş ordan oraya koşturdu, gelen minik ablalarıyla oynadı ama uyku ağır gelmeye başlayınca,bir oda dolusu teyze, bir de eline değen garip şeyle korktu ve hiç susmadan ağladı.
Günün anlam ve önemine istinaden kırmızı giydik :) Bu arada ben babacığımın geçen sene aldığı şalvarı giydim. Dünyanın en rahat giysisi bu olmalı, artık daha sık giymeye karar verdim :) Daha önce rimelimle ilgili bir yazı yazmıştım. ikkuş sormuştu, ne kadar belli oluyor bilmiyorum bu şey kadar pcde göremiyorum, belki anlamışsındır :)
Zaten sonunda Melek Güneş'le uğraşmaktan kan ter içinde kaldım.
Elindeki eldivene bakıp ağladığı için hemen yıkayıp uykuya daldı.
Hediyesini bırakan sessizce gitti, bir günümüz de böyle geçti..

İnci inci....

22 Ekim 2009 Perşembe


*** eyp, Bodrum Cup'a gidememenin hüznüyle tura çıkıyor.
Sanırım ve umarım sadece haftasonu için.
Zaten artık bitse de gitsek modunda. Ekim bitmek üzere ama ara ara hala geliyor Mr.K

*** Etrafta ise durmadan nezle, grip haberleri duyuyorum. Telde sesini tanıyamıyorum kimsenin. Burunlar tıkalı, gözler baygın.. Dünün sözünü de eyp'den duydum, bir arkadaşı söylemiş: Domuz gibiyim, grip miyim acaba?

*** Diziler yine bombaydı bu hafta maçlardan ara ara izleyebildiğim kadarıyla.
Oğuz: Ooo, Ayşe genç kız olmuşsun sen
deyince senaryonun yönü belli oldu.
Behlül'ü de son sahnede yatakta erkek görünümlü bir atla görünce onun da foyası meydana çıktı. Zaten o kırmızı pantollar, bayır aşağı koşarcasına salınmalar, saçları ahenkle dansettirmeler falan belli ediyordu kendini ama izledik yine de.

*** Son birkaç aydır çamaşır yıkama, serme... rekorundayız. Bari çamaşır mak. birşey olmasın diye duadayım. Uluç kustu, Güneş döktü...derken devamlı bir sirkulasyon var evde. Bu arada yumuşatıcıyı almıyor makine. Aldığında da o gözü suyla dolduruyor. Var mıdır bir bilgisi olan??

*** Geçenlerde Migros çıkışı, eyp önde Güneş'le, ben de oğluşum kanguruda sallana sallana yürüyoruz. Çok susadığım için şu malt içeceklerinden içiyorum bir yandan. Birkaç ters bakışı görünce anladım. Bira şişesi görünümlü malt hülasası beni 2 çocuklu alkolik anne, eyp'yi de bahtsız koca gibi göstermiş. Bir dikişte bitirip attım şişeyi.

Pöfiiii!!!!!

20 Ekim 2009 Salı

Bol alışverişli günler geçiriyoruz bugünlerde.
Çünkü evdeki teknolocik ürünlerimizin neredeyse tümü bozuldu. Telsiz telefonumuz, fotoğraf makinemiz ve en sonunda en kötüsü laptop..
Kimi Melek Güneş'in bünyesinden beklenmeyen çeviklik ve gücüyle, kimi eyp'nin katkılarıyla halloldu.
Dünkü Teknosa turunda benim çok beğendiğim, fiyat olarak da orta yol bir ev telefonu ve eyp'nin ısrarıyla, uzun süredir de istediği avuç içi kadar bir laptop aldık. Şimdilik ben kullanıyorum. Diğeri tamirden gelince eyp, tura çıktığında götürecek bunu. Çok da zorlanmayacak zaten taşımakta. Çünkü gerçekten bir karışçık boyuyla imdadımıza yetişti, sağolsun :)
Bu hafta aşı, tahlil vs ile geçti.
Uluç Ege'nin aşıları, Melek Güneş'in ilk yıl sonunda yapılan idrar ve kan tahlilleri vardı.
Bu arada 1 senedir çok memnun kalarak gittiğimiz doktorumuzun bizim pek de ısınamadığımız diğer hastaneye geçtiğini öğrendik. Ve bir soru takıldı aklımıza. Doktor mu, hastane mi?
1 yıldır sadece boy,kilo ölçümü ve özel aşılar için gittiğimiz ve gerçekten memnun olduğumuz doktorumuzla, ukala danışmanlar ve otel görünümüyle ticarethane havası veren yeni hastanesinde devam etmek mi,
Yoksa en zorlu anlarımızda dahi vezneden, hastabakıcısına kadar güvenle gittiğimiz hastanemizde yeni bir doktorla mı?
Sanırım ikincisini seçiyoruz kararsızlıkla...
Bu arada Melek Güneş'in kan ve idrar tahlilleri miss gibi çıktı :) Çok merak ettiğim bebelerde idrar tahlili de başımızdan geçmiş oldu böylece. Minik bir poşet yapıştırdılar ve başladık elimizde bir biberon suyla beklemeye. Tam 1,5 saat bekledik hanımın keyfini. En sonunda eyp, kulağına 'Hadi kızım, şıırrr,çişşş...' gibi şeyler söyledi, ben yapıyordum artık neredeyse :)

Bu da yeni bilgisayardan bir minik acemi fotosu :)

Gürhan Orhan

17 Ekim 2009 Cumartesi



Taş, takı, tasarım, altın, safir... nette dolanırken bu sitede buldum kendimi. Tasarımcılar arasında bir Türk ismi dikkatimi çekti, nerde olsak tanırız birbirimizi :) Hepiniz görün, bilin istedim. Yurtdışında çok ünlü biri sanırım, belki burada da öyledir ama ben ilk kez duydum adını. Kendi sitesinde bunun çok güzel bir kanıtı var çünkü.. Cher, Jennifer Aniston, Meryl Streep, Sandra Bullock....akla gelen tarz sahibi birçok ünlü, Gürhan Orhan tasarımları kullanıyor.

Koştur durma

14 Ekim 2009 Çarşamba


Hazır ev sakin, sessizken birkaç satır yazayım..
Uluç Ege, inanılmaz bir hızla büyüyor.
Kız ve erkek bebek gelişimini de şaşırarak farkediyoruz eyp ile. Tabii ki her bebek farklı ve kendine özgü, aynı anne babadan olsalar bile. Ama meselaa..
Melek Güneş'e 3-4 aylıkken giydirdiğim ve birkaç tanesini kardeşi için sakladığım tulum ve bodyleri vardı. Uluç Ege onları şu anda giyebiliyor. Henüz kontrole gitmedik 2. ay için. O zaman daha iyi anlaşılır sanırım.
Bir de galiba erkekler bebekken daha uslu ya da benim şimdiye kadar gördüklerim öyle. Melek Güneş'le ilk 3 ay ve hatta özellikle geçer dedikleri halde 3. aydan sonra şeş beş olan bir uyku düzenimiz-düzensizliğimiz vardı. Ama paşacık şimdilik huzurlu uyuyor.
Evin ilk bebekleri sanırım sessizliğe ihtiyaç duyuyorlar. Bu birkaç arkadaşım da daha gördüğüm bir durum. Ama Uluç Ege, ev kalabalıkken, müzik açıkken.. çok daha güzel ve derin uyuyor. Melek Güneş'in çığlıkları, kahkahaları ya da telefon sesi uyandırmaya yetmiyor neyse ki.
Bir diğeri de anne sütü, anlatmak istediğim. Aslında bu daha çok benim psikolojim ve beslenme tarzımla da ilgili olabilir. Artık çok daha rahat ve deneyimli :P olduğum için anne sütü konusunda sorun yok. Bunun en büyük nedeni de aslında Melek Güneş'le geçirdiğim öğünler de olabilir.
Doğumundan beri kabızlık sorunu çektiği için öğle öğünü çoğunlukla çorba çeşitleri oluyor. Kemik kaynatıp buzluğa koydum. Çorbayı onunla yapıyorum.
Yumuşak meyveleri kaynatıp arada onu içiriyorum. Elma, armut, havuç vs. diş kaşıyıcısı zaten. Arada papatya, ıhlamur vs..Tabii ki kendi hazırladığım yoğurt, bazen yeni başladığımız bal ya da muz ve pekmezle.
Bir avuç kuru üzüm ama iki minik parmakla teker teker serçe parmak havada yiyerek :)Tüüüm bu günlük beslenme çeşitlerini çoğaltarak, bazen değiştirerek Melek Güneş'in 2. kışını karşılarken bi sana bi bana yaptığımız için 2 ayda sadece 1 kez mama içti oğlum :)



Bu arada Cuma büyük gün!!
Uluç Ege'nin bayram nedeniyle geciken mevlüdü var.
Ve belki bilenler vardır.
Bodrum'da kız bebekler 1 yaşına girdiğinde de mevlüd okunur, kına yakılır. Bu da Bodrum'un o çoook bilindiği sanılan yüzünün ardındaki geleneklerinden biri, yaşatmak gerek :)
İkisi birarada olacak, hazırlıklar son sürat :)
Önce temizlikçi tutayım dedim. Sonra hali hazırda 85-90m2 olan köşkümüz için elin kadınına vereceğim parayı çocuklarım için harcarım dedim ve misler gibi yaptım evimi :P Yoruldum mu? Çok değil. Zaten Melek Güneş, elektrik süpürgesine bayılıyor, Uluç Ege'ye de ninni gibi geldi. Gerisi ıvır zıvır..
Derinlemesine yapılan temizliklerin sonunda evden bir kamyon yükü eşya çıkar bizde. Gereksiz ama belki lazım olur diye diye kenara konan kağıt, poşet, paket, fatura.... hepsinden arındırınca evi geriye yapacak çok da birşey kalmadı. Ennn güzel yanı da dolabımın arkasında gizlenen mektupları, notları bulmam oldu. eyp'ye 3 günde bir asker mektubu yazdığım için bir kutu birikmiş. Dün okuduk. Çok eğlenceli, boool arızalı mektuplardan notlar düşerim buraya daha sonra :)
Aşçı tutuldu, pilav için ve ayran ve tatlı... şeklinde bir mini menü, bir güzel kız bir de tatlı oğulcukla fotolarımızı da daha sonra görürsünüz artık şimdilik bu kadar çok bile yazabildim bu telaşta :)

Son 'göz'delerim :)

12 Ekim 2009 Pazartesi

Forum'da mini bir alışveriş turum olmuştu. Epeydir merak ettiğim ve maalesef, tabii ki Bodrum'da olmayan Watsons'a da gittim bu sefer.
Hamileyken özellikle yapmadığım makyajı artık özellikle yapıyorum :)

Teşekkürler Milupa...

10 Ekim 2009 Cumartesi


Milupa kızıma doğum günü hediyesi Aptamil indirim kuponları göndermiş :) Çoook teşekkürler, afiyet olsun kuzuma..

Özbln'ler tatilde....

5 Ekim 2009 Pazartesi

Veee nihayet evimizdeyiz.
Baba evi de olsa, 15 günün ardından kendi evin gibisi yok.
Kapıdan girer girmez ohh içimize çektik havasını, yoğun bir b.k kokusu geldi. Zira yol boyunca uyuyan ikili epey çalışmış, bu gidişle primaya hissedar olabiliriz.
Çooook güzel günler geçirdik tabii ki İzmir'de yine. Melek Güneş, bayram harçlığının tadını aldı, cebi doldurdu. Attığı 3-4 sarhoş adımı saymazsak hala desteksiz yürüyemiyor. Ama emeklemenin ve tutunarak yürümenin profu oldu. Çok farklı şekillerde ve son sürat emekliyor.

Ortaklar'daki bir çöpşişçide kedileri canından bezdirdi.



Anneannesinin buzdolabından domates çaldı.


Kardeşini mıncıkladı.


Doğum günü pastasını üfleyemedi. Maytaplardan korktu sanırım.





Oğluşum, kıyamam, bir küçücük paşacık. Başında çıkan konaklar dışında bir sorun yok.