Acı.tatlı

30 Aralık 2009 Çarşamba

3. sayfa haberleri vardır. Baş harfleri yazılan insanlar, parantez içindeki yaşlar...
Çok kötü geçti haftasonu bizim için..
Bir aile yok oldu. İkisi de 28 yaşında 2 kuzen anneleriyle İzmir dönüşü...
eyp'nin arkadaşlarıydı..

Çok sevdiğimiz bir abimizin, eniştemizin babası da trafik kazası geçirdi, hala yoğun bakımda, solunum cihazında..

Yine eyp'nin bir akrabası, bir ablamızın bir gözünde aniden görme kaybı, MS teşhisi..

Annemle babam burdaydı. Çocuklar için iyi oldu, özlemişler..
Amcamın torunu oluyor, onun için çok güzel bir paket hazırladık. Güneş postaneyi birbirine kattı, onu gönderdik bugün..
Bugünse beni gülümseten çooook uzun zamandır almadığım bir minik yılbaşı kartı oldu, canım hemşerim, tanıştığım ilk bloggerlardan :) Güldem..
Çoook teşekkür ederim, yüzümüzü güldürdün..
Herkese daha güzel geçecek bir yıl diliyorum..

15. ayında Melek Güneş, uyku sorunsalı ve Uluç Ege kişisi

25 Aralık 2009 Cuma

Başlıktan da anlaşılacağı üzere epey uzun bir yazı olabilir ya da fırsat kalmaz kısa kısa devam ederim.
Evin içinde bir adet 15 aylık Melek Güneş ve bir adetcik 4 aylık Uluç Ege'yle yaşamaya alıştık.
Şimdiki konumuz Melek Güneş'in uyku düzeni..
Yazın alıştırdım kendi odasına. eyp turdayken ben de onun odasında uyudum. Pek sorun olmamıştı- Gecede su için 3-4 kez uyanmayı saymazsak..
Şimdi ise yine odasında uyuyor akşamları. Ama yine 2-3 hatta bazen daha fazla kez uyanıyor, emziği verince ağzına tekrar dalıyor- o emziğe de kardeş nedeniyle tekrar döndük maalesef.



Ama neredeyse her seferinde sabah saat 5-6 gibi anneeeeaa diye uyanıyor ağlamadan, yanımıza konuyor. Çünkü o saatten sonra onu yatağında tekrar uykuya daldırmak benim için çok çok zor. Uluç Ege için de gecede 2-3 kez emzirmeye uyandığım düşünülürse 'Başlarım Tracy'ye Gina'ya, zıpla kuşum aramıza!' diyerek sızıyorum ben de sonunda..

Ve bugün insanlık için sıradan ama Uluç Ege için çok özel bir gündü. Çünkü oğulcuğum kendi çapında ilk dönüşünü gerçekleştirdi :) Geçen sene Güneş'e yer yatağı yapardım, debelenirdi bütün akşam. Uluç Ege için korkmuştum Güneş tepesine çıkar mı diye. Ama benim akıllı kızım kardeşinin etrafından dolanıyor dikkatlice, bazen yanına yatıyor, emziğini veriyor ağzına, ama yine de yalnız bırakmıyorum ikisini hiç, içimizdeki minik kurtçuklar kaynaşmasın diye..

Mısırdan mesaj var :)

21 Aralık 2009 Pazartesi


Şans oyunlarında, yarışmalarda çoook şanssızımdır.
Zaten buna da eyp'nin adıyla, onun mail adresiyle katıldım.
Bu akşamüstü kargo paketi onun adına gelince şirketten birşeyler sandım ama 2 paket içinde 6 tane tazecik mısırcıklarımız geldi :)
Çoook teşekkürler..
Katılmak isteyenler....

Kaçarak uzaklaşılacaklar

18 Aralık 2009 Cuma





Herzaman söylüyorum: Bu blog sadece sevdiğim, beğendiğim şeylerle ilgili değil. Her gün grip merakla bakıyoruz diye bu kadar da saçmalanmaz markafoni, şımardın sen de!!!

Bugün...

16 Aralık 2009 Çarşamba


- Bizim için çok çok özel bir gündü eyp ile..
Melek Güneş ve Uluç Ege'yi bıraktık babanelerine. Önce Körfez'e gittik. Bodrum'un eeeeen güzel mezelerini yedik. Bodrum'a gelirseniz önce yemeğinizi yiyin limandaki restorantında, sonra da Barlar Sokağı'ndaki barında deli gibi coşun :)
Ahtapot, kazayağı, pava...dil balıkları bittiğinde Kimse Bilmez çalıyordu, Mehmet Güreli....Çok şaşırdım, çook uzun zaman olmuş dinlemeyeli..



- Sonra da Ibo ve Gemma'nın yanına gittik, Cafe Paşaoğlu.. Cappucinomuzu içtik, Bodrum'u sel almış, içimiz ısındı orda..

Evimize geldik, çocuklar çok uslu durmuş :)

Bu arada yarın misafirim var. Arkadaşlarımız geliyor. Birinin kızı Güneş'ten 1 yaş büyük sadece. Onun için güzel olacak..
Annem börek yapmış. Ben de bir tatlı buldum bu aralar kim gelse aynı şeyi yapıyorum :P
Bak tarifini vereyim, hem çok basit hem de değişik, bilen çoktur ama ben daha geçen sene keşfettim;

- 3 yumurta Biz Melek Güneş'le bahçeye inip bakıyoruz kümese :) 2 tane yetiyor
- 1 su bard. sıvı yağ Bu da biraz fazla geldi bana geçen sefer. Yarımdan biraz fazla olacak bu sefer.
- 1 su bard. irmik
- 1 su bard haşhaş
- 1 su bard tozşeker
- 1 çay bard un
- Kabartma tozu

Şerbeti 1 su bard toz şekere 1,5 su bard su..

- Bu arada saçlarımı kestirdim. Çoooook rahatladım. Ünideki waxlı, köpüklü günlerime döndüm. Hala fotoğraf makinesiz olduğumuz için böyle bir minik fotomuz var merak edenlere..
Melek Güneş'i sabit tutmak imkansız olduğu için zor sığdı kareye. Oğluşum bir minicik tosbağa, şekilden şekile sokuyorum gıkı çıkmıyor.



Birbirinden alakasız 2 bebe oldu bunlar. Biri kafasının almadığına pas vermeyen, son azı dişleri ve çarpıp geçen griple hafif nazlı, atom karınca gibi bazen koltuğun tepesinde, düşmesin diye karşıdan takipteyken başımı çevirdiğimde diğer odadan seslenen garip birşey oldu. Nasıl bir genç kız olacak diye meraklardayım. Bu tombalak ayaklar nasıl topuklu ayakkabı giyecek? Belki annesi gibi 28'ken 18 hisseden, kot pantolonuyla bütünleşik bişey olur..
Oğluşumsa 9 köyle barışık. Kimi görse, daha karşısında maymunluk yapmaya fırsat vermeden kikir kikir gülen, kıpraşık bir küçük adamcık :))

16.12.2002

Hangi insan hakları?!?

15 Aralık 2009 Salı


Tüm gösterim ve etkinliklerin ücretsiz olduğu Belgesel Haftası'nda odak noktası cezaevlerinde yaşananlar..
14-17 Aralık tarihleri arasında Dutch Chapel ve Tütün Deposu'nda gerçekleşecek festivalde öne çıkan filmler ;

28 yıldır cezaevinde yatan ve halen ölüm cezasının infazını bekleyen gazeteci Mumia Abu-Jamal'i konu alan 'Ömrüm Hapiste Geçti?'

Gençlik yıllarının çoğunu içeride geçiren bir karakterin hikayesini anlatan ve çekimleri 20 yıl kadar süren 'René', hatta filmdeki karakter yönetmenin evini dahi soyan bir suç makinesi..

Türkiye'den de yıllardır tartışılan Diyarbakır Cezaevi'ni içeriden bir bakışla, orada yatanların dilinden anlatan '5 Nolu Cezaevi'
......

Filmler ve gösterimlerle ilgili daha fazlası....

Herşey ne için?!?

12 Aralık 2009 Cumartesi


Çok sevdiğimiz bir aile büyüğümüz gördü bizi bayramda, kızımız oğlumuzla..
Gözleri doldu, 'Biz de böyle gezerdik..' diye.. Kızları İzmir'de üni.de
Oğulları, hayatında belki de hiç çok yüksek bir dağa çıkmamış, eline tüfek almamış makine müh. bu gece Hakkari Yüksekova'da..

Bir başka arkadaşımız.. O da eline sadece zıpkın almıştır heralde bugüne kadar..
O da bu gece Şemdinli'de..

Bir diğeri.. İzmir Eko Üni'de Avr. Birl. okudu.. Erzurum Ilıca'da..

Biri Kocaeli Üni Maliye mezunu Diyarbakır'da..

Sağlıkla gelirler diye umuyoruz, her an onları düşünüyoruz..

resim, Nefes filminden..

Reef

11 Aralık 2009 Cuma

Reef'in terlikleri çoook güzel ama ayakkabılarına da bayıldımm.
Şimdi markafoni'de indirimdee..






Makyaj Günlüğü

10 Aralık 2009 Perşembe


Gecenin bir vakti bulmuştum bu blogu.
Videolarını izledim arka arkaya.
Hacer'in anlatımı, yaptığı günlük makyajlarla çoktandır unuttuğum malzemelerime geri döndüm. Özellikle eyelinerları özlemişim :)
Şimdi bir yarışması varmış, hiç şansım yoktur böyle şeylerde aslında.
Şu heeerkesleree gelen Flormar paketi geliyorum haftaya dedi 1 aydır ses yok.
Üstelik kargoda mı birşeyler oldu merakıyla attığım maillerime ünü blog alemini aşan adaşım hanımefendi cevap yazmadı.
Her neyse, bahis konusu sevgili Hacer ve ödülü buradaaaaa :)

Becerikli kadınları severim ama...

8 Aralık 2009 Salı

...işin .okunu çıkaranlar beni deli ediyor ulaeeyynn!!!!










1.....

2.....

3.....

4.....

Yine mi sen?!?

Daha önce markafonide, hepsiburadada gördüm seni..
Baktım, bir daha baktım..
Çarpıladım sonra sayfayı..
Yine çıktın karşıma..
İnsafsız 149'a düşmüşsün bu sefer!!!!

Köylü milletin efendisidir

2 Aralık 2009 Çarşamba


єlเŦ๓เภє:
aşkm o koca ineği sen mi aldın tarlamıza
???
eyup:
yes
єlเŦ๓เภє:
ya ben çit alıodum o parayla
eyup:
marabalık yap biraz komşularda puan topla
єlเŦ๓เภє:
ağa oldun sen de başıma iyice
eyup:
ben güneşe aldım ineği
süt içsin taze taze
єlเŦ๓เภє:
güneş kaçamasın die çeviriom ben de çitleri heraldee


Sonunda oldu. Karı koca delirtti bizi bu sanal alem.
FarmVille'de kaybettik kendimizi. Gideyim de çapa çapalayayım biraz, mundar olmasın çilekler.

Ölsün mikroplar!!!

eyp'den sonra burçlara inanır oldum.
Başaklar titiz olurmuş. Titizlik ne kelime?!
Durup dururken kokular gelir burnuna. Odaları havalandırmak lazımdır hep. Neredeyse her çıkışında tuvaleti cifler (Ciflemek de yeni türedi) Ütüsüz boxer, en sinir olduğu şeydir. Kredi kartını kaybet ama atletlerini, boxerlarını ütüsüz bırakma. Geçen sene, 'Seneye 2 bebekle evde boxerını bulabildiğine şükredeceksin.'demiştim. Ama olmadı tabii öyle bir durum. Çocukların giysilerini ütülerken onlara da basıyorum bir ütü.
Diğer kaptan eşleriyle, arkadaşlarımla konuştuğumda anlıyoruz ki bunun en büyük nedenlerinden birisi deniz hayatı. Çok küçük yaşlardan beri deniz üstünde çalıştıklarından özellikle tuvalet, banyo, çarşaf, havlu vs temizliğine çoook önem veriyorlar. Hiç acımadan söyler, yardım eder..
Bir de bunun minik versiyonu türedi evin içinde. Küçük başak Melek Güneş, elektrik süpürgesi çalıştığında peşindedir hep. Kalan minik püstükleri bulur çıkarır, pimpirik kaynanalar gibi elime verir 'Anneeee' diye.




Dün akşam yine böyle kokular geldi eyp'nin hassas burnuna. 'Pazar günü çocuklarla anneme inin, ben dip bucak girişeyim.' dedi. Evet aynen bu cümleyi kurdu ve ben dellendim yine :) Çoğu kadının imrendiği bu durum bazen böyle sinirini bozabiliyor insanın. Dip bucak girişilecekse ben rambo kılığıma bürünür dalarım her türlü ama koltuk çekme, halı yüklenme gibi klasikler beni aşar çoğunlukla.
Sabah olunca mg ile yaptık kahvaltımızı, Ya Allah dedim giriştim işe. Çok minik bir evimiz var bahsetmiştim daha önce. Açık mutfak ve salon koltukları tıkma tıkıs oluyor. Hepsi sadece derin temizliklerde yerinden kıpırdayabiliyor, milimetrik şekilde yerleştiriliyor. Ya kolona denk geliyor ya da kalorifer borusuna.
Halıları attım balkona, koltukları çektim ortaya. Hakkaten temizlik zamanı gelmiş aslında. Mis gibi sildim, parlattım. Ama iş koltukları eski haline getirmeye gelince durdum kaldım. Bir yanda kalorifer borusuna toslayan Tv ünitesi, bir yanda sıkış tepiş kalan ikili koltuklar, bir de onların arasında dolanan Melek Güneş...
Cinnet geçiren EÖ(27) şeklinde attım kendimi balkona.
'Aaanneeeee!!!'
Yetişti yine S.annem sağolsun ama yine olmadı yapamadık. Derken sucu çocuk geldi, 'Abla sizin su bitmiştir diye geldim!' Baktım gerçekten de damacananın dibi görünüyor. O da bizi kan ter içinde görünce yüklendi tekli koltuklardan birini. Onu yerleştirince diğerleri puzzle parçaları gibi sıkıştılar yerlerine.
Bakalım şimdi akşama eyp gelir 'Beni niye beklemedin!?' diye :P Benim babam böyleydi. Annem 'Toz şeker bitti.' derdi. 'Bitmedi ama alayım hadi' diye manalı manalı konuşur. Akşam mutfak dolaplarının birinde sıkışıp kalmış şekeri bulur annemi delirttirdi.