Yine yaz, yine yaz

6 Temmuz 2012 Cuma



10 gün diye başlayan, 'Arada akşamları uğrarım' diye teselli bulan bu tur, 16. gününde daha bitmedi. Sadece 1 gece geldi, gece 11'den sabah 4'e kadar evdeydi. Sabah Güneş 'Rüyamda babamı gördüm' dedi, aslında o gece gerçekten babasıyla uyuduğunu anlamadan. Bu haftaiçi gün saymaya başladım, kuzulara belli etmeden. Çarşamba evde olacaktı sözde, perşembeye kaldı, sonra cuma kesin oldu. Bugün pazara kaldı..
10. yazımız ve ben çoktan hayal kurmaktan, plan yapmaktan vazgeçtim. Ama tam hazırlanıp, kafamda en azından, çocuklara 'Akşam babanızı almaya gidiyoruz.' dediğimde bozulunca herşey, kontrolümü kaybediyorum.






Güneş çok belli ettirmiyor, ama Uluç Ege, her gece yatmadan soruyor, telde konuşuyor,sabah gözünü açmadan, bu gerçek, uyanmak üzereyken soruyor, 'Bugün geliyo mu babam!!'
Dün bi an dayanamadım artık, tansiyonum 10-5. Aslında benim için normal sayılabilir ama inanılmaz bi başdönmesi, boynum tutuk, çocuklarla üçümüz uyuyoruz ve ben uyku metodcularını evime davet ediyorum fikir vermeden önce. Babalarının evde olmayışını çok anlamasınlar diye, sabah deniz, öğleden sonra bahçe, akşam oyun alanı, yorgunluktan hemen sızsınlar, çok fazla sormasınlar diye gece 10'da mutfaktan sütü alıp doğru yatağa derken, iflas etmek üzere bünyem..
Sonuç şimdilik pazar gibi görünüyor gelişi. 1 gün durup şimdilik 1 hafta gibi belirlenen yeni bir tur!!
Bodrum'da yaşıyorum ve yazlardan nefret ediyorum nokta!!

Biri beni durdursun!!!

4 Temmuz 2012 Çarşamba



Aklıma yeni evle ilgili her gün yeni bir fikir geliyore!! Kapı girişi, çocuk odası, marin tarzı, uçuşan minik kuşlar, duvar stickerları... Bazen hepsi birbirine karışıyor, aldıklarım, alacaklarım..Biraz ara verip nefes alıyorum, kart limitini de zorlamadan indirimleri kaçırmıyorum.. Bi de şansımıza çok çok yakın açılan midtown var. Büyük şehirlerdeki klasik alışveriş merkezlerinden. Ama Bodrum'da bu denli büyük ve kapalı alışveriş merkezi olmadığından, şoka girdik hepimiz :)
İştee aldıklarımdan bazıları..





Büyük ayna ve aksesuarlar, Boyner'den. Aslında Oasis'te cücük kadar bi boyner vardı ama bu yeni açılan daha çok hoşuma gitti. Zira Bodrum'daki mağazalar çoğunlukla ayıp olmasın diye açılan cücük boyutlarda olanlar. Bi İzmirli olarak Konacık'taki YKM'ye güldüm hatta. Konak'takinin onda biri kadar..
Neyse işte aldım bişeyler. Bikiniye bayıldım, sunsette 40 tayyiplirası. Çocuklara zaten neredeyse hiç indirim dışı bişey almam, alamam, vicdanım elvermez.Zaten giydiği şurda bikaç ay. Üstelik Koton'da ve özellikle LCW'de çokçok uygun fiyata, çok güzel şeyler var. Ama hep de kızlara göre. Zaten LCW'de o eblek maymun resmi olmayan bişey yok. O yüzden Uluç Ege'ye şu fötr şapkayı kaçırmadım. Koton'da 13 tl.. Elbiseler de 15-25 tl değişiyor. Bi de Kipa'nın çocuk reyonunda fiyatlar çokçok uygun. Kot ve eşofman altı çok güzel ve kış için 8tlye alındı.

Banyo için de kaptanın özel isteği vardı. Minik sepette, minik havlular. Madame Coco'da %50 var. Onu da tavsiye edebilirim..
Alırken iyi de anlatırken sıkılıyorum aslında biraz..

Onun dışında bi gün bahçe, köy, bi gün deniz rutinimiz devam ediyor..
Öpüyoruz..


Ben?! Hala!??

23 Haziran 2012 Cumartesi







Eveett!! Çok heyecanlıyım..
Abijim, sonunda beni mutlu edecek bi iş başardı, hala oluyorum.. Aslında ben başlığı Yeni Bebek diye atacaktım ama şimdi yüreğinize iner, benden bilirsiniz diye vazgeçtim :)

Kendimi biraz yaşlanmış hissediyorum. Sanırım kafamda hala olmakla ilgili böyle bir imaj gizliymiş.. Teyze, yenge, dayı vs neyse de bu 'hala' baya ağır geldi bana :)
Oğlumuz, kasım sonu gibi aramızda olacak, umuyorum sağ salim..
Tabii bu işe en çok Uluç Ege sevinecek. Bikaç kez üstüste hep kızların olduğu ortamlar denk geldi ona, 'Hep tıs hep tıs, sıkıldım ben anne!' diye söyleniyordu :)

Nazlı Vural - Uzun Geceler (Behzat Ç. 2.Sezon finalinden)

18 Haziran 2012 Pazartesi

Süpürme şeysi

13 Haziran 2012 Çarşamba

UE'nin toz alerjisinden bahsetmiştim. Benim de elektrik süpürgem bi hayli eskidiğinden yeni birşey aldım. Paylaşmak isterim..


Öncelikle, herşeyde olduğu gibi ev aletlerinde de 2 günde bir yenisi çıkıyor. Aynı marka bile kendi eski ürününü kötüleyip yenisini sunuyor beğeniye. Son çıkanlarda hep bir HEPA olayı var. Nedir efendim HEPA? High Efficiency Particulate Arresting - Yüksek Etkinlikte Partikül Yakalayıcı

Yani bizim küçük uyuzcuk UE gibi, halı tozu, koltuk arkası fikfikleri sizi hapsırtıp, gıcık şeklinde geçmeyen bir öksürüğe maruz bırakıyorsa kesinlikle seçmeniz gereken bir özellik.
Bir de extra köpük filtre var ki onu da 3-5 ayda bir musluk suyuyla yıkayıp kurutmak gerekiyor.
Bir de toz torbasız olması önemli. Toz torbalılar daha uygun fiyatlı olsa da zamanla filtrenin tıkanması, emiş gücünün azalması söz konusu olabilir.









Sessizliğine gelirsek, çok daha sessizleri var tabii ama 2 günlük kullanım sonunda diyebilirim ki bizim için ideal. Neredeyse hergün süpürdüğüm halde, bu yeni aletin çektiklerine inanamadım, şimdiye kadar almadığıma pişman oldum, birsürü minik tozcuk toplandı..


Dediğim gibi, kullanım alanı, kişisel tercihleri değiştirebilir.
'Amaaan ben öyle iki parça tüyden kıldan rahatsız olmam' diyorsanız torbalı, HEPAsız birçok ürün daha uygun fiyata..
Yok eğer, 'Benim için de önemli böyle şeyler, hemi de o çektiği toz kadar param tepili!' diyorsanız, toz torbasız,su filtreli ve epey tuzlu ürünler de var ama bunlar baya ağır olduğu için günlük kullanım için uygun değil bence.
Haaa eğer siz, 'Ne süpürgesi a yavrum, ben arka arkaya 4 halıyı atar balkona patpatlarım, 1000wattdan güçlü kol gücümle silkeler, arap sabunuyla şapurdatır, üstüne 3 kap yemek yapar, kocacağızımı kapılarda karşılarım!' diyorsanız saygıyla eğiliyorum önünüzde. Yalnız belirtmek isterim ki dinlediğim bir ortopedi uzmanının dediğine göre orta büyüklükte bir halının ağırlığı bu ağır siklet ve koparma işlemlerinde yaklaşık 120kilo yük bindiriyor katana bünyeye ve 30'una gelmeden bel fıtığı olanlar hep bu temizlik delisi teyzeler..
Haydi kolay gelsin canlar, öptüm hepinizi..

Evim şahane (mi)

12 Haziran 2012 Salı


Çooook dertliyim, dertliyiz aslında epeydir.. Ev aldığımızdan bahsetmiştim. Güzide yurdumun birçok güzel semtinde ev fiyatları aşağı yukarı 100.000 tayyip lirasından başlarken... Bodrum'da genel fikir çoook eski evlerde bile 2+1. Yani 2 oda ve açık mutfağıyla bir salondan oluşan 80-90m2'ler..
Ben daha ilk taşındığım günden beri böyle bir eve sığışamazken, 2 çocuk, arada ziyarete gelen akraba, eş-dost derken, bir de rutubet ve UE'de başgösteren alerji nedeniyle ve evimin önünden daha adımımı atar atmaz arabalar vızır vızır uçuşurken, şöyle söyleyeyim, gece sahilde içen ve eve 120 basarak dönenler bizim salonda ufak çapta bir deprem etkisi yaratıyor, ev zangır zangır sallanıyor.

Neyse çooook uzattım yine, biz anne-baba, dede yardımları ve biriktirdiklerimizle 3+1, şehir merkezine daha yakın, bizim için özellikle çocuklar için çok güzel bir bahçesi olan alt kat bir daire bulduk, aldık, camlara demir, bahçeye çit, perde, mutfağı, banyoyu istediğimiz gibi vs derken 200.000tl lik ev 235.000 tayyip lirasını buldu. Nisanda taşınalım dedik, oturma odasının borusu patlamış, yepyeni ev rutubet oldu. Aralıkta aldığımız evin kurumasını bekledik bütün kış.

Birkaç hafta önce İzmir dönüşü eyp ile evin kaba kirini temizleyelim.. diye gittik ki bahçe kapısına evin bütün parkeleri sökülüp atılmış. Ne hissettik şimdi anlatamam, evin içi çürümüş resmen. Artık girmesinler diye zibilyon kez bantladığım, ellibin tane domestos koyduğum tuvaletlere ısrarla girmeye devam eden işçi kardeşlerimiz bu seferde çeşmeyi açık unutmuş sular kesikken. Bütün odaları salonu diz boyu rutubet kaplamış 3-4 günde, parkeler çürümüş..vs ve biz bütün kış boşa beklemiş gibi sayıldık.. eyp tabii mütahitle girdi birbirine. Ben ağlamaktan geberdim..

Herşey karşılandı, parkeler yenilendi. eyp'nin hoşuna gitmeyen bikaç şey daha vardı, gıcıklığına onları da yapacaksınız diye çirkefleştik biz tabi :) Evle ilgili birkaç şey, süpürgelikler, badana falan kalmışken şimdi oturduğum mutfaktan aşağıya su akıtmaya başladı birkaç gün önce. Taşınınca kırdırırız diye düşünürken bu sabah bizim mutfak da sular altında. Fayanslar kırıldı, yıpranmış boru bulundu, başımızdaki uğursuzluk için tövbe çekildi. Şimdi ne oturduğum evde bir düzen, ne taşınacağım ev bitmiş, bir muallakta, çocuklar yalınayak bi aşağıda bi yukarda, keyifleri yerinde.. Şimdilik bu kadar yazabiliyorum, kuzular uyurken biraz kışlık kolileyeyim bari..


Arada üşenmedik sezonu da açtık tabii :)


Oku oku oku!!!

9 Haziran 2012 Cumartesi


Okumak için sıradışı, eğlenceli, heyecanlı, garip bir kitap arıyorsan!!!!

Piccolo Cafe ve son haller

5 Haziran 2012 Salı



Sonunda Bodrum'da çocuklarla gidilebilecek uygun bi cafe buldum. Zaten yeni açılmış, biz İzmir'deyken.. Aslında kuzular için bir sürü yer araştırıyorum.Bazen yalnız, bazen yaşıt çocuğu olan arkadaşlarla gidiyoruz. Ama benim ve çocuklar için en makul yer burası gibi geldi. Bi kere işletmecilerini çok beğendim. Karı-koca birlikte çalışıyorlar. Ebru Hn. çoğunlukla üst katta çocukların yanında. Onlar oynarken, atlayıp zıplarken ben de kahvemi içip iki satır bişeyler okuyabiliyorum yada diğer annelerle sohbet muhabbet..



Konu hep bizimkilerin yaş farkına, farksızlığına daha doğrusu, işin zorluğuna vs geliyor hep..
Bizde genel durum şu aralar şöyle; Melek Güneş'in 2-3 yaş krizleri neredeyse 1 ay önce bıçak gibi kesildi. Geçen ay İzmir dönüşü 3 günlük Marmaris tatilimizde üniden arkadaşlarla, onların çocukları vs çoook eğlenceli günler geçirdik ve eve döndüğümüzde bambaşka bir MG vardı.. Uzun süredir canımızı bir hayli sıkan tırnak yeme, daha doğrusu tırtıklama da kesildi. Hemen her cümle 'Annecim, babacım'la başlıyor. Eski iddialaşmalar, gereksiz inatlaşmalar yok, daha kolay ikna olan, paylaşımcı ve tabii ki daha mutlu bir MG var, inanılmaz mutluyum o yüzden.
Tabii ki arada yine oluyor ufak tefek sürtüşmeler, bizimle, kardeşiyle, kendisiyle, ama artık bunlar ne bizi ne çevremizi ne de onun sinirlerini yıpratacak şekilde..





Vee o malum 2-3'ler Uluç Ege'ye geçti tabii ki. Ben inanılmaz sabır testlerinden 2. kez, farklı şekillerde geçiyorum bu yaz da.. MG'ninki kadar olmasa da hemen hemen aynı ısrarda ağlama krizleri, hırçınlık, saçma ve olması imkansız isteklerde manasız bir ısrar..
Geçen seneki kadar sabırlı olamadığımı görüyorum bazen.. Çünkü Uluç Ege'nin severken bile insanın canını yakan bi yanı var. Hiçbişey yokken bile gelip cimcikleyebiliyor, çaktırmadan ısırıyor bazen. Ama bunları başkalarına değil sadece aile bireylerine yapıyor.
Geçecek biliyorum, o yüzden uykusuz ya da aç ya da yordun olduğu durumlarda inatlaşmadan, ağam paşam sen büyüksün şeklinde idare ediyoruz..



Hmm, nerden geldik buraya..Evet Piccolo Cafe, süper biryer. Benim için temiz, nezih, çocuklar için inanılmaz eğlenceli..Bodrum'a yolunuz düşerse Oasis'in karşısında, Türk Telekom sırasında görürsünüz mutlaka. Giderken bize de haber verin, hep beraber takılalım..

Prometheus

4 Haziran 2012 Pazartesi

Show Tv'de gecenin bilmem kaçında yayınlanan 2. sınıf bilimkurgulardan bile daha kötü, bazı sahneler inanılmaz mide bulandırıcı, rahatsız edici..Bi de İzmir AFM'de 3D gözlük için extra ücret alıyorlar. Yavrum ben 3D diye gelmişim, biletimi almışım, zaten gözlüksüz bi anlamı yok ekran şaşıbakşaşır gibi, bi ara gözlüğü çıkarıp denedim ordan biliyorum, gözlüğe hangi mantıkla extra fiş kesiyorlar anlamadım. Film, Alien'ın yenileştirilmiş versiyonu gibi.. Karnındaki uzaylıdan kurtulmak için kürtaj olan bi abla var, zaten filmde başına gelmedik kalmıyor ama ben kürtaj olayında kıllandım bi. Madem doğurmayacaksın, neden uzaylıdan hamile kalıyorsun aşufte! Hem adamı baştan çıkar, g.tünün dibinden ayrılma, iş ciddiye binince, 'Ben doğuramamm, çıkarın içimden bunu!!' Adamı zorla günaha sokuyorlar valla!!

2010'larda çocuk olmak

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Kim demiş sadece 80'lerde çocuk olmak güzel diye?! *Her sabah büyükbabanenin kurabiyesini kumlu ellerle yemek *Duvarlara yapışmış son gortlangozları toplamak *Karınca yuvalarını bozmadan Alatepe Çıkmazı'nı arşınlamak *Babanenin çaykamasını en çok ayranla içmek *Nadir amcanın havuzundaki kurbağanın sesiyle uykuya dalmak, uyanır uyanmaz kümesten yumurtaları toplamak *En yüksek kumdan kale, topa en hızlı vuruş, en çok yaprak toplayış, örümcekten en hızlı kaçış.. yarışı yapmak *Tarladaki devasa solucana uygun ev hazırlamak, kutu eve yerleştirirken fazla sıkıp 'Neyse sen uyu artık' deyip yine kuma gömmek *Sezonun ilk dondurmasını yemeye kıyamamak, karıştırırken eritip, 'Muallebi bu kandırıyosun beni' tafrası yapmak *Annesine sırnaşan buzağıya özenip, anneye yılışmak, kokuşmak Bize hergün güzel.. *****

4 Mayıs 2012 Cuma

Tarih Nisan 1930.. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Marmara Köşkü'nde Türk Ocağı Tiyatrosu'nun açılışı nedeniyle tiyatrocular ağırlar. '' Siz, benim ta ateşemiliterlik çağımdan beri memleketimizde görmeyi candan özlediğim bir hayali gerçekleştirdiniz. Böylesine birbirine bağlı bir sanatçı topluluğunu kendi yeteneklerinizle hazırlayıp bize getirdiniz, gösterdiniz. Şimdi ben Devlet Başkanı olarak soruyorum. Hükümetten ne gibi bir yardım istersiniz?" ''Bir tiyatro okulu istiyoruz, Paşam..'' Vakit hayli geç olmasına rağmen, Başbakan İsmet İnönü çağırıldı.. Cumhurreis, Başbakan'a: ''Paşam, sizi rahatsız ettim, buyurdular, fakat önemli bir hususu size arzetmek istiyoruz", diye genç tiyatrocuları tanıştırdı. Haydi isteğinizi Paşa’ya tekrarlayın" İstek, İnönü'ye iletildi.. Gençler, Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın elini öpmek isteyince.. ''Efendiler; hepiniz milletvekili olabilirsiniz. Bakan olabilirsiniz, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatçı olamazsınız. Sizler, el öpemezsiniz ancak sizlerin eli öpülür...'' *** Tarih yine Nisan ama 2012... Başbakan RTE, İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın Şehir Tiyatroları’nın başına bürokrat atamasıyla başlayan krizde, ''Despot aydınların bize nasıl akıl vermeye kalktığını görüyor ve o zavallılara acıyoruz. Soruyorum, yahu siz kimsiniz? Bu ülkede tiyatro sizin tekelinizde mi? Bu ülkede sanat sizin tekelinizde mi? Sanat konusunda söz söyleme ehliyetine sahip olan sadece sizler misiniz?'' buyurdular!!! 'Gelişmiş ülkelerin hemen hemen tamamında, devlet eliyle tiyatroculuk olmaz.' diyerek bilmediği, dahası araştırmaya tenezzül etmediği ve yine eli belinde cahil nutuklar atmayı seçmiştir.. *İngiltere’deki iki büyük tiyatro olan National Theatre ve Royal Shakespeare Company’den en küçük kasabalardaki tiyatro topluluklarına kadar herkes bütçeden pay alıyor. *Fransa’da Kültür Bakanlığı’nın en küçük köylere kadar inebilen bir kültür politikası var ve kültür alanında destek verilmeyen hiçbir şey yok. Kültürel İşler Bölgesel Müdürlükleri var. Onların belirlediği bütçe tarihi tiyatro kurumu Comedie Française’den en küçük kasabalara kadar her kademeye dağıtılıyor. *Almanya'da Devletin tiyatro için yıllık ayırdığı bütçe ise 500 milyon Euro. İçerik konusunda ise hiçbir kısıtlama olmaz, tiyatrolar kendi programlarını kendileri belirler. *İsveç’te Kraliyet Tiyatroları mevcut. Her yerel yönetimin kendi tiyatrosu var. Hemen hepsi aynı formatta bir sahneye sahip ve bu da kolay turne yapılmasını, tüm oyunların tüm halka ulaşmasını sağlıyor. *** Liste, uzar gider.. Rte yine farkını ortaya koyar!! ********************** Elif Mine Özbelen

İzmir-Bodrum- ve sonunda kitaplar..

1 Mayıs 2012 Salı

Geçen hafta İzmir'deydim.. Dedem kalp ameliyatı oldu. Neredeyse tamamen kapalı olan 3 damarı açıldı. Çok sıkıldık, üzüldük, bekledik ama sonuçlar çok iyi, her geçen gün iyi olmaya devam ediyor. Bizi esas yoransa dedem değil, anneannem.. Aklı pek yerinde değil.. Bazen evlendiği günde, bazen annemin bebekliğinde, bazen doğduğu köyde.. 5 dk arayla 3-4 kez dedemin ameliyatını duyup kısa süreli şoklar yaşıyor, sonra 'Prostat ameliyatı mı oldu deden ?' sorusuyla zihnine hayran bıraktırıyor.. *** Bense bu ara yine kitaplara sardım.. Arka arkaya okumaya başladım.. idefix ve kitapyurdu'nda fiyatlar epey uygun.. Kitap yorumlamayı, tavsiye etmeyi vs pek sevmem, kimsenin yorumunu da okumam aslında ama merak edenler için.. Benim çoktandır merak ettiğim Hakan Günday-Az
İzmir ve mübadele dönemiyle ilgili olduğunu düşündüğüm için Gülseren Engin- Ağlama Symrna Döneceğim
Liseden beri okumak istediğim ama bir türlü alamadığım Sabahattin Ali- Kürk Mantolu Madonna
Nazım Hikmet'in hayatının tamamını merak edip okumak istediğim için Hıfzı Topuz- Hava Kurşun Gibi Ağır

Bu kaçıncı bahar

11 Nisan 2012 Çarşamba

Bizim için bahçe zamanı büyükbabanenin akasyayı dökülürken başlar..

Buharlı temizleyici

12 Mart 2012 Pazartesi

Daha önce de bahsettim. Bu kış epey uğraştık hastalıklarla. Kış başında Uluç Ege'nin öksürüğü özellikle canımızı sıktı çünkü farklıydı. En çok uykusunda ve çok koştuğunda vs öksürüyordu. Astımdan şüphelendik.. Doktorumuz o kadar ciddi boyutta olmadığını söyledi ama bir alerji testi istedi. Hemen yaptırdık. 4 yaş altında tam sonuç vermese de ne olduğunu anlamak için. Özel sigortanın karşılamadığı ve oldukça tuzlu bir testmiş bu. Bizimkinin sonuçları çok şaşırttı bizi. 1. sırada dut ağacı var, bizim evin arkasında da 2. katı geçen bir dut ağacı :) Yer fıstığı, hamam böceği, halı tozu.. diye giderek azalan bir liste..Halı tozuna özellikle dikkat etmemizi istedi doktoru. Yanında elektrik süpürgesi açmamaya, mümkünse yorgan ve yastıklara vs.. Ben de o ara eyp'nin yengesinde, ki kendisi süpersonik bir evhanımıdır ve yaşı bizden epeyce büyüktür, bu aleti görmüştüm.

Aslında tvde de birkaç kez görmüşlüğüm ve topshop reklamlarına gıcıklığım vardır, hiç dikkat etmeden zaplardım.. Kendi sitesinde fiyatı 239 tl. İlk önce çok düşündüm, alsam mı diye.. Sonra bigün klasik limango, markafoni.. gezinmelerimde clubboon'da 149 tl görünce farz oldu almak. Farklı markaların da bu tarz ürünleri var, fakiri görmüştüm. Bu hafta tchibo'da var, ki anneme aldım bugün..Marka konusunu bilemem, ek parçaları, wattları, su hazneleri vs farklı, ama kesinlikle tavsiye ederim.. Özellikle küçük çocuklu, astım hastalı ya da kimyasallar kullanmadan temizlik yapmak isteyenler için ideal.. Kolay gelsiiin :)

Heeyy siz bunu görmediniz!!

8 Mart 2012 Perşembe

Salonuma... 1000 parça Vitaliy Kızlasov-Ebediyet

eyp'ye..

Hep kendime, dahası çocuklara bişeyler alıyor değilim.. eyp bazen isyan ediyor, bana da bişeyler baksana diye.. Bu ara zaten tadım yok. 5 gündür Didim'de kaptan.. Bodrum'da tersane bulunamadı, Didim'e çektirdi patronu tekneyi, kışlık bakım için. Rutin ayrılığımız erken başladı bu sezon :( Mart ayı gitgellerle geçecek :( Bu hafta sonu evlilik yıldönümümüz..Trendyolda Welch Steel hala indirimde, bakmak isteyenlere, çok da uygun fiyatı.. Bu bilekliğin altınını takmıştı annemler eyp'ye düğünde ama çalışırken klipsi çıkmış, denize düşmüştü..Zaten tekne takı kullanmak için çok sakıncalı, alyansı da ilk yılımızda kırılmıştı ortadan, parmağına bişey olmadığına şükredip, alyans konusunda lüzumsuz triplere girmemeye o zaman karar verdim :) Bu bileklik de özel günler için sadece.. Tabii ki camadan...

Yaza hazırlık

7 Mart 2012 Çarşamba

Bunlar Melek Güneş için seçtiklerim.. Bu yaza hazırlanabilir, biraz anne desteğiyle tabii :)

Heheeyyy!!!

2 Mart 2012 Cuma

Allahımm, rekor üstüne rekor kırıyorum. Tamm 3 ay olmuş bloga yazmayalı.. Yandaki takipçi sayımdan utandım valla. 141 kişiye ayıp benim bu yaptığım.
Ama inanın çokçok haklı sebeplerim var, 2 tane üstelik :)
Neler neler oldu yazmayalı, koca kış geldi geçti.. Geçemedi aslında, Bodrum'a bile kar serpiştirdi..
Araba aldık, ev aldık, burnumuza kadar borca battık..
Evle ilgili bazı sorunlar var hala, nisan gibi olan taşınma planlarımız tutmazsa eyp'nin yoğun sezonu nedeniyle eylüle kalabilir.
Araba da şöyle oldu.. Ben MG'yi sabahları bırakıyorum, öğlen aıyorum vs ama düz vites beni inanılmaz gerdi :P Bigün eyp bana söylemeden MG ile gidip otomatik vites almış, tam da ev arama çalışmalarımız son sürat giderken. Biraz kızdım ilk başta nasıl öderiz diye..Sonra baktım inanılmaz rahat, neyse dedim..Arabadan birkaç hafta sonra günlük rutin sahibinden.com girişimde tam da aklımızdaki gibi bi ev denk geldi. eyp'yi aradım hemen bi araştırsana diye, 'Ben şu an o evin içindeyim' dedi, şaşırdım mı, hayır, oluyor bizde böyle şeyler, aşksal bi durum :)
Neyse işte evi de ordan burdan, babadan, dededen, bankadan vs hallettik. Yaklaşık 5 sene kolumuzu bile kıpırdatamayacak kadar borçlandık. Ama sanırım bu işler böyle yürüyor. Yoksa gelen para ota çöpe, gezmeye tozmaya gidiyor. İlerde kuzular büyüdüğünde yapmamız daha da zorlaşacak..vs
**
Gelelim kuzulara..
Bir dönem epey zor geçti bizim için ekim,kasım hastalıkla geçti. MG atlattı, UE'ye bulaştı. Onunki geçti MG yine ateşendi vs..Bizim sinir sistemimiz, çocukların bağışıklık sistemi alt üst oldu. Ve çoook düşündüğümüz, dönüp dönüp vazgeçtiğimiz, sonra tekrar aldığımız bir karar verdik. MG'yi kreşten aldık. Ama dediğim gibi sadece sağlık nedenlerinden dolayı..Herkes bana okulda ilk yılın zor geçeceğini söylüyordu ama bu kadarını beklemiyordum. Belki MG tek çocuk olsa, ben çalışmak zorunda olsam, UE biraz daha büyük olsa vs vs.. Ama şimdilik böyle bir kararımız var.. Zaten dün zorunlu eğitime başlama yaşının 5 olduğunu öğrendim, şok oldum. Kuzular biraz daha takılsın böyle:)
***
İlk yazı için bu kadar yeterli bence. Buradalarda ve iyi olduğumuzu söylemek isterim, öperim..
Bu da bizi aldatan bahar günlerinden birinde bir pazar pikniği..